Anahtar kelime

A -
A +

Mirac, Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- etkisi, kıyamete kadar sürecek büyük mucizesi. Olağanüstülerin olağanüstüsü, fevkaladelerin fevkinde. İlk safhası, zamanlı ve mekânlı, devamı zamansız ve mekânsız cereyan eden bir risalet mührü, her dem taze kalabilen, zamanın aşındırmaktan âciz olduğu yüksek hadise. İnananların bahtiyarlıklara erdiği, inanmayanların bir kısmının inkâr bataklığına, bazılarının bid'at sapıklığına sürüklendiği bitmez imtihan. İlklerin yeri başkadır. Üstündür. İleridir. Kimsenin inanmadığı, inanmadığı hangi kelime, herkesin düşman olduğu bir zamanda yanında olmak, dost olmak, kendini fedaya hazır tutmak kelimeler üstü, izahlar ötesi bir keyfiyet. Asıl yiğitlik, cömertlik, fedakârlık işte budur. Mucizeler, inanmış insan, mü'min için değil. Mucize, izharı kaçınılmaz olunca ihtiyaca binaen gösterilen bir delil, isbat, izah, takdim ve ikna yolu. Sevgili Peygamberimiz Son Resul olduğunu Mekke'den başlayarak insanlığa tebliğ etmektedir. O insanlık ki kadın mal, kız çocuğu ayıptır. O insanlık ki her şey kendi yolundan çıkmıştır. Cemiyet, şirke, küfre, imânsızlığa batmıştır. Herhalde nübüvvet görevi, risalet vazifesi arz kürenin en çetin, fenalıkta en ileri noktasında başlamıştır. Duruma göre mecburiyet neyi gerektiriyorsa bir mucize tecelli etmektedir. En yüksek mucizesi ise güzel ahlakı, asaleti ve emin bir zat olması. İslamiyet henüz inzal olmuştur, din ki o son dindir, adı güzellikte yektadır, İslamiyet'tir. Cebrail vasıtasıyla yeni yeni gelmeye başlamıştır. Ona, Peygamberler Peygamberine inanan az bir insandır. İşte onlar ilklerdendir. Onun için ileride vakti gelince cennetle müjdelenecek, "eshab-ı kiram" diye namları olacak, rütbeler üstü bir makama kavuşacaklardır. Müslüman teslim olmuştur. İman teslimiyettir. İmanda pazarlık olmaz. Her yan ateş, her yön küfür selindeyken İslamiyet, zifiri geceyi aydınlatan bir büyük nur sağanağı gibi hidayete muhtaç olduğu idrakinden gafil bir cehalet toplumunda zuhur etmiştir. Bu nur, Mekke'den Medine'ye oradan topyekun yer yüzüne dalga dalga, akın akın yayılacaktır. İlk âşıklardan. Sevdası eskimeyenlerden. Bir ilk kişi. "Anam-babam sana feda olsun ya Resulallah" diyecek kadar kalbi som ve saf aşk muhabbetiyle dolu. "Ya Rabbi vücudumu o kadar büyüt ki cehennemi tek başıma doldurayım da benden başkasının yanması için yer kalmasın" duasını edecek kadar merhamet sahibi hazreti Ebubekir. Hazreti Ebubekir -radıyallahü anh- mirac mucizesinin yıldız ismidir. Mirac bazılarına nimet, bazılarına felaket olmuşken bu kara sevdalı Peygamber tutkunu için yeni ve yüksek derecelere kapı aralar. Her merdiven bir kapıya varır. Mirac, kelime anlamıyla "merdiven" demektir. Müşrikler onunla kapıdayken konuşurlar, o cevabını kapıdayken verir. Onun kazandığı derecenin ismini bizzat son Peygamber koymuştur, "sıddıyk". Şeksiz, şüphesiz ve tereddütsüzce tasdik eden. Hazreti Ebubekir'e bu rütbeyi kazandıran tek cümledir. Yüce Allah'a ortak koşanlar Peygamberden miraç olayını işittiklerinde akılları kavrulur, Ebubekr'e koşarlar, "efendin şöyle şöyle diyor". Cevap gök kubbeyi titretecek kadar muhteşemdir. Kapıya yığılmış kâfirleri dinler. Ve halinde, yüzünde, kalbinde hiçbir değişiklik olmadan, hiçbir kelimeyi imdadına çağırmadan, mantık oyunlarına tenezzül etmeden cevabını söyler: -O diyorsa doğrudur. Yiğitlik işte bu, iman bu, Müslümanlık bu. Anahtar kelime budur: "O diyorsa doğrudur". Hazreti Ebubekir, cümle mü'minler, hayır yalnız müminler için değil bütün insanlık için tutulacak yolu göstermiştir, "o diyorsa doğrudur" Doğru tektir. O diyorsa doğrudur. O, neye, kime, hangi zamana ve hangi mekâna dair her ne demişse doğrudur. Şurasından-burasından eğerek, bükerek, asrın idrakine söyleterek, çağın mantığından izin alarak, taviz vererek İslamiyet olmaz. O, yüceler yücesi Allah tektir. Onun Sevgili Peygamberi tektir. O sevgili diyorsa doğrudur. Hazreti Ebubekir, nasibi olanlara düşünme usulünü öğretmiştir. Hiç akıl ettik mi? O da o ân bazı zayıf inançlılar gibi imansızlar safına geçseydi bu din nasıl bir seyir takip ederdi? Onun için hakkı asla ödenemez. Hazreti Ömer'in -radıyallahü anh- ödenebilir mi? İslamiyet onunla kendini açığa vurdu, müminler evlerin arka odalarından şanlı meydanlara onunla çıktı. Ne hazreti Ebubekir'in, ne Hazreti Ömer'in, ne Kur'an-ı kerimi derleyerek mushaf şeklinde tertip eden hazreti Osman'ın -radıyallahü anh- ve ne de resuller resulüne giden ilim yolunun kapısı hazreti Ali'nin -radıyallahü anh- hakkını ödeyebiliriz. Onlar, bu ümmetin yıldızları. Yıldızı olmayan dâvâlar çöker. İslam dini onların insan kudreti üstündeki gayretleriyle yayıldı, dal budak saldı. Sevgileriyle sonsuza dek yaşayacak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.