Asker gidecek

A -
A +

Vaktiyle tezkere geçseydi savaş sırasındaki ve savaş sonrasındaki manzaralar farklı olurdu. Mevzuu, Türkiye perspektifinden hep "önleyemiyorsan gir ve kontrol et" mantığıyla muhakeme ettik.. Tezkerenin reddi bu imkânı zayi ettirmiştir. Yeni vaziyet o ki Irak'a asker göndereceğiz. Hükümet de ordu da bunu istiyor. O halde geçen zaman kaybımızadır. Vaktiyle mevki ve mevziimizde olsaydık ABD muharebe esnasında Irak halkına bu kadar haşin davranamazdı. Beyazsaray açısından bölgede müttefik boşluğu olmazdı. Belki Saddam ve oğulları bugün Türkiye'deydi. Türkmenler muhakkak ki çok daha ağırlıklı olarak haklarına sahip olmuşlardı. Kürt aşiretleriyle münasebetlerimiz bu denli gerilmez, aksine onların da hamisi olurduk. O hiç hatırlamak istemediğimiz çuval rezaleti yaşanmazdı. Her ne ise geçen geçmiştir! Doğru, lakin "geçen geçmiştir" diyerek olayları geçiştiremeyiz. Bunlar artık tarihtir. Yarının tarihçileri, muhtemelen benzer hükme varacaklardır. TBMM ikinci kere büyük bir mes'uliyetle karşı karşıya. Milletvekilleri, millî dâvâlar önünde bir daha seçilememek, seçmene laf anlatamamak gibi hasis ve cesaretsiz düşüncelerle "nasıl olsa geçer" veya "nasıl olsa geçmez" gibi lakaytlıkları bir tarafa bırakarak aklı selimle hareket etmeliler. Tarih, coğrafya, istikbal, siyasi şartlar, bölgesel güç olma mecburiyetimiz irademize rağmen zuhur eden manzara karşısında hadiseye dahil olmamızı emretti... Kaçırdık. Ziyan gördük. Fakat talihe bakınız ki rüzgâr yeniden arkamızdan esiyor. Fil, züccaciye dükkânına girmiş sürekli kırıp dökmekte. Fil terbiyecisi olarak, dükkânı ve eşyaları koruyacağız. Dünya dengeleri içinde yer alabilmek, pazarlık imkânlarımızı çoğaltabilmek, bölgeyi çekip çevirebilmek için önce siyasetimiz, sonra askerimiz, sonra da iş adamı ve ticaretimizle Irak'ta yer almak zorunda ve borcundayız. Irak bataklıktır, askerimiz Irakta ölsün mü? Irak bataklıksa o bataklık yanı başımızdadır. "Bataklık", tâ nerelerdeki Amerika'yı, İngiltere'yi, Polonya'yı hatta Japonya'yı alakadar ediyorsa bizi hayli hayli alakadar eder. Mehmetciğin adına "paralı asker", "gurka", "lejyoner"... her ne derseniz deyiniz layık olmayan bir konumda yer almasını, başka menfaatlere bekçilik yapmasını elbette kabul etmeyiz. Ancak, ismine ve mazisine yakışır şartlar elde edildikten sonra da yerinde duramaz. Askerlikte ölme ihtimali diğer mesleklere nazaran daha fazladır. Hal böyle diye vazife ihmal edilemez. Ölmeyi göze alan yaşamayı hak eder.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.