Meşrutiyette asker nazır da vardı. Harbiye Nazırına bugün savaş bakanı denebilir. İstanbul Üniversitesi, Osmanlının Harbiye Nezaretidir. Ancak buranın Harbiye Nezareti olduğunu, alınlığında Osmanlı elifbasıyla bunun yazdığını her gün o kapıdan girip çıkan üniversite talebesi bilmez. Harbiye Nazırlığı 1908'de Said Paşa Hükümeti ile ihdas olmuştu. Önceleri paşalar sonrasındaysa biraz daha alt rütbeden subaylar kabinede yer aldılar. Meşrutiyetten evvel Harbiye Nazırına Serasker denirdi. Cumhuriyette Harbiye Nazırı unvanı yerini Millî Müdafaa Vekiline bıraktı.1960'dan bu yana Milli Savunma Bakanı. Acaba şu kısacık malumat karşısında şöyle bir fikir ortaya atılsa nasıl olur? Eskiden olduğu gibi kabinelerde üst rütbeli bir asker bulunamaz mı? Milli Savunma Bakanları dolaylı olarak bu işlevi yerine getirmekte. Askerle icra organı arasında aracısız temas için böyle bir uygulama faydalı olmaz mı? Buna seçilmemiş askeri bir bürokrat kabinede yer alır mı? İtirazı yapılacaktır. Günümüzde de ihtiyaç olduğunda dışarıdan üye alındığı bilinmektedir. Meşruti rejim, bir taçlı demokrasidir. Orada da çok partili hayat vardı. Buna rağmen Cumhuriyete kadar Askeri Bakan veya Savaş Bakanı kabinedeydi. Bu fikri Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un talebi ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kabulüyle askerin kabine toplantısına iştiraki ve 5 saate yakın bilgilendirme yapması çağrıştırdı. Asker, saldırının Aktütün Karakolu'na değil, Bayraktepe'ye olduğunu, bayrağın yere düşürülmediği, istihbarat zaafı yaşanmadığını, bir başka yere ve sivillere ait fotoğrafların kasıtlı olarak yayınlandığını ifade etmektedir. Şüphesiz ki Genelkurmay Başkanı, ikinci ordu ve istihbarat komutanı paşalarla dış görevdeki iki bakan hariç bütün hükümetin hazır olduğu uzun süreli bir toplantıda dile getirilenler bu üç cümleden ibaret değildir. Ülke nerede ise bölünme-bölünmeme noktasındadır. Asker her ne biliyorsa sorumluluk sahibi hükümete bunu aktarmıştır. Başbakan da ilgili arkadaşlarıyla hazırlık yaptıktan sonra haftaya karargâhı ziyaret edecektir. Bu münasebetler fevkalade yararlıdır. Her ne kadar MGK varsa da o daha bir üst kuruldur. Aynı masa etrafında bir araya gelerek her şeyi enine-boyuna konuşmak en isabetlisidir. Başbuğ Paşa, bunu bir yenilik olarak başlattı. Dememiz o ki bu adım kurumsallaşamaz mı?