Avrupa Milletler Topluluğu

A -
A +

Tam üyelik müzakereleri 2005'te başlayacak. Müzakerelerin ucu açık veya kapalı olması o kadar önemli değil. Önemli olan süre. 15 yıl 20 yıl süre olmaz. Ömür törpüsü sürelerin sonunun ne getireceği meçhul. Öyle olacağına muhataplarımızla anlaşıp 29 Ekim 2023'ü tam üyelik için sabit tarih kabul ederek her türlü plan ve programı ona göre yapmalı... Bundan böyle Türkiye'nin olanca ağırlığını vereceği konu süreye dairdir. Bu süreyi 2010 olarak kabul ettirmek büyük başarı olur. Bir kere Ankara'nın şunu görmesi lazım: Bu 25 ülkenin tamamı sonuna kadar AB'de kalmayacaktır. Mesela İngiltere, menfaati istediği vakit kopar. Küçüklerden de çıkanlar olabilir. AB'nin esas sütunları Almanya, İtalya ve Fransa'dır. Fransa bir kenara bırakılırsa İtalya, hele Almanya ile çok iyiyiz. Fransa ile de -şu gün itibariyle- devletler değil halklar düzeyinde sıkıntı zuhur etmekte. O halde "AB" demek, Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere demek. Ana gövde bunlar. Bunlardan da İngiltere'yi anlattık. İspanya, Avusturya, Belçika vs. ikinci derecede. Diğerleri ise üçüncü derecedeler. Muhataplarımızı böylece tasnif edip yol yürüyüşümüzü ona göre tespit etmeliyiz. Kimse Türkleri, kendilerine göre ayrı din, kültür ve coğrafyalarına rağmen arasına dahil etmez. Ediyorsa çıkarı var demektir. O çıkar ne? AB, ikinci süper güç boşluğunu doldurma niyetinde. Bunu açıkça telaffuz eden yok. Ama ortada da bir gerçek var. İkinci süper güç boşluğu doldurulacak. Bu boşluğu ya Çin veya Rusya Federasyonu dolduracaktır. Tabii o günün aktör devleti, Japon ve Hindistan imkânlarından da istifade edecektir. Çin olursa sonu nereye varır meçhul. Çünkü Çin halen sosyalist rejimdir. Rusya Federasyonu şıkkına gelince. Bu proje mutlaka Putin'in kafasında. Eski Sovyet peyklerini toparlayarak BDT/Bağımsız Devletler Topluluğu adı altında dünya sahnesine çıkmak Moskova'nın idealidir. BDT işlev kazanırsa batı, Kafkaslarla Orta Asya'yı unutmalıdır. Avrupa, Avrasya'da kesinkes Türkiye'ye muhtaç. Diğer yandan Avrupa, Orta doğuda da Türkiye'nin desteğine muhtaç. AB ile ABD arasında, paradan, ekonomiye, siyasi nüfuza kadar örtülü bir sürtüşmenin varlığı dikkatli gözlerden kaçmıyor. Onun için AB'nin de Türkiye'ye şiddetle ihtiyacı bulunmakta. AB'yi Hıristiyan bir cemaat olmaktan çıkartıp uluslar arası bir güç konumuna taşımak isteyen, Türkiye'yi mevkii, genç nüfusu, ordusu vs gibi avantajlarıyla arasına alacaktır. Bu vizyondaki bir AB, Ermeni, Rum, Kürt ... diyerek Türkiye'yi darıltamaz. Ermeni, Rum ve benzerleri mahallenin mızıkçılarıdır, fazla takılmamalı. Türkiye, çetin de olsa bir yürüyüşten sonra tam üye olacaktır. Bu yürüyüş müddeti çok mühim. AB'ye ufuk çizip, ışık tutarak süreyi kısaltmalıyız. ABD var, İngiliz Milletler Topluluğu var, BDT var. O halde AB'nin de bir geleceği var. AB ya Hıristiyan cemaati olarak kalacak veya Türkiye ile birlikte ikinci süper güce aday AMT/Avrupa Milletler Topluluğu olacaktır. Bu sebeple bizimle ortaklık yapacak aday devletlerin müzakereleri kesmek gibi bir lüksleri olamaz.. 17 Aralık tarihini başarıyla aşmış olarak yarınki Türkiye'ye daha güçlü girmekteyiz. Artık dünya ligindeyiz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.