Avrupa sağa kayıyor

A -
A +

Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimini tamamlayabildi. İdari yapıyı, idare hukukunu büyük ölçüde bu devletten iktibas etmiş olan Türkiye ise aynı seçimi gerçekleştiremedi. Fransız seçmen yüzde 85 buçukluk bir iştirakle muhafazakâr aday Nicolas Sarkozy'yi ElysÈe Sarayı'na yolladı. Oy nisbeti yüzde 53, diğer aday Segole Royal ise yüzde 47 oy alabildi. Eski içişleri bakanı olan Sarkozy tutucu bir Fransız. Bayan Royal'se sosyalist. Bu seçim, Avrupa'yı yakından ilgilendirdiği gibi Türkiye'yi de yakından ilgilendirmekte. Zira yeni başkan Nicolas Sarkozy, net bir tavırla Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne karşı. Bu kadar da değil. Aynı zamanda Ermeni soykırım iddialarından yana. İktidarında soykırım inkârını suç sayan tasarı parlamentoda kanunlaşabilir. Dahası var, Kafka'yla ikiz kardeş benzerliğindeki fiziği, Fransız'dan çok tipik bir Yahudi görüntüsü veren Sarkozy, aynı zamanda göçmen düşmanı. Onun için daha ilk geceden Fransa karıştı. Göçmenden kasıt Müslümanlar. Çünkü bu ülkede daha ziyade Mağrip'ten/ Cezayir, Fas, Tunus/ gidenlerle Türkiye gibi Müslüman memleketliler göçmen işçi. Tabii onların çoğu şimdi Fransız vatandaşı. Fransız milli takımı İstanbul'da bizim milli takımla maç yaparken bir kişi hariç tamamı zenciydi. Muhafazakârlar Fransa'nın ileride zencileşme ve/veya İslamlaşma ihtimalini kaygıyla takip ediyorlar. Seçimdeki yüksek iştirak bundan olabilir. Sarkozy bundan dolayı kazanmış olabilir. Her ne ise kendi meseleleri. Bizi alakadar eden, yeni yönetimin Türkiye tutumu... Evet meşhur söz, taç giyen baş akıllanır. Ancak Merkel için de bunu yazmıştık. Muhafazakârların seçimi kazanmasıyla Avrupa'nın iki büyük devleti Almanya ve Fransa, Türkiye'nin karşısında yer almış oluyorlar. Almanya ile başladı, Fransa ile tırmanışa geçti. Yarın Tony Blair'in de görevden ayrılmasıyla İngiltere de muhalif kadana kayabilir. Ona bir de İtalya eklendi mi geriye ikinci üçüncü sınıf Avrupa devletleri kalıyor. Vaziyet o ki Avrupa bir bir sağa, muhafazakârlığa kayıyor. Türkiye'de olan da esasında bu. Aynı kutuplar birbirini iter. Türk muhafazakârına Avrupa muhafazakârı değil, Avrupa sosyalisti, hatta Avrupa ateisti yakındır. AB çok da dert değil. Yeter ki ortalama hayat seviyemiz esas alınan kriterlerle dünya ölçeğinde olsun. Bugün dördüncü şehrimizin bile AB ülkelerinden ileri semtleri mevcut. Ne var ki birinci ve üçüncünün de Bangladeş'in hayat seviyesinde mahalleleri var. Nicolas Sarkozy, ümit ederiz ki hakkımızda kullandığı "Asya'nın küçük ülkesinin Avrupa'da ne işi var?" tarzındaki sözlerden pişman olur. Bu hakaretamiz cümleyi düzeltir. Türkiye, 1352'den beri Avrupa'da. Avrupa'da olduğumuz için krallarını Alman pençesinden Kanuni kurtardı. İstedikleri tarafa kayabilirler. Yeter ki kökten dinci Hıristiyan olmasınlar. Küresel dünyada her şey o kadar iç içe ki... Türkiye ile iyi geçinmek akıl ve mantık icabıdır. Yeni iktidar, Fransa ve Avrupa'ya hayırlı olsun. Tekrarda fayda var, dileriz taç giyen başlar akıllanır. Ülkelerin iyiliği buna bağlı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.