Avukat, bir gün sana da lazım olur

A -
A +

Devlet, adaletle ayakta durur, devlet denen gücün vazifelerinden biri de vatandaşları arasında adalet tevzi etmek, onları hukukun hakim olduğu bir düzen içinde mutlu şekilde yaşatmaktır. Bağımsız, şundan bundan emir almayan, şunun bunun baskısında olmayan mahkemeleri bulunmayan devletin ismi devlet olsa bile o gerçekte devlet değildir. Adalet, hukuka dayanır, haklıyla haksızı ayırır. Adalet yoksa gücü yeten haklı çıkar. Adaletin hükmetmediği yerde insanlar başlarının çaresine bakarlar.. Buna da ihkak-ı hak denir. İhkak-ı hak, hakkını bizzat almaya kalkışmaktır. O zaman işin içine zorbalık girer. Devlet, yasama, yürütme ve yargı diye üç unsurdan meydana gelir. Adaleti dağıtan mekanizmaya yargı denir. Muhakemenin, yargılamanın da üç unsuru vardır. Hakim, savcı ve avukat, diğer adıyla iddia, müdafaa ve hüküm. Savcı, iddia eder, avukat savunur, hakim bir karara vararak hükmeder. Eğer o karar isabetliyse adı adalettir. Hakim, adalet terazisinin orta noktasıysa savcı ile avukat kefeleridir. Bütün rejimlerde iktidar partisi vardır, muhalefet partisi ise yalnız demokrasilerde olur. Onun gibi savcı ısmarlama mahkemelerde bile bulunur. Avukatsa bağımsız mahkemelerde. Ülkemizde iddia makamında oturan savcının hakimle aynı bölme ve hizada oturması adaletimiz adına çok büyük hatadır. Savcı ile avukat aynı seviyedeki mekânlarda olmalı. Savcı da tıpkı avukat gibi hakim veya hakimlerin bir karara varacakları zaman mahkeme salonunu terk etmelidir. Avukatlık, savunma mesleği kutsal bir iştir. Bir gün herkesin avukata işi düşebilir. Avukatlık, hekimlik münhasıran para kazanma yolları olamaz. Avukat müvekkilinin sırdaşı, yerine göre anası- babası, kardeşidir. Avukat, hatta bazen müvekkili için cebinden harcama yapar. Diğer taraftan yargının bir de tatbikat tarafı vardır. Hemen her karar, mecburen icra dairesinden geçer. İcra daireleri ne yazık ki kurtarılamadı. Şehrin meydanlarına altından, platinden harflerle yazılacak tam isabetli kararlar da verseniz bunun mutlaka icrası gerekir. Yoksa o bir hatıra sayfası olur. İcra daireleri, ya alacakları tahsil veya kararları icra ederler. Burada da avukat, icra memuru ve güvenlik güçleri devrededir. Bazı hakimlerin avukatlara iyi davranmadıklarının inkârı mümkün değildir. Bunun gibi bazı icra memurları da çok saygısız davranmaktalar. Bazı avukatların da mahkemeye gerekli titizliği göstermediği ve icra daireleri personeli ile laubali olduğu ise ayrı bir realite. Adaletin icra kanadının özelleştirmesi gerektiğini yıllardır yazıp söylemekteyiz. Devlet mahkemeler eliyle sadece hüküm versin. İcra daireleri yeminli bürolar gibi teşkil edilebilir. O zaman buralar kapısından girmeye layık hale gelir. Çek-senet mafyası, adaletin de facto/emri vaki/odu bitti ile kısmen özelleşmesidir. Avukatların icrada yaşadıkları öteden beri problemliydi. Şimdilerde daha da çetinleşmiş. Hemen her icra takibinde hatta mahkeme salonlarında avukatlara saldırışlar oluyormuş. Halbuki avukatın üstü bile aranamaz. Bu saldırılar sebebiyle bir baro üyelerine yakın dövüş sanatları kursu aldırmaktaymış. Haber böyle. Bu haberin asılsız, o fotoğrafın uydurma olmasını temenni ederiz. Kendini müdafaa edemeyenler başkasını nasıl korurlar? Avukat, icra takibine polis veya jandarmayla gider. O noktada iyileşmeler yapmalı. Ne kadar görevliye ihtiyaç olduğu avukatın talebine bağlı kılınmalıdır. Ne yapılacak, avukat mesleğini icar ederken kalkıp borçlu veya davayı kaybetmiş biriyle velev ki onun taşkınlığı olsa bile sille-tokat kavgaya mı tutuşacak? Burada yapılması gereken, halk indinde hukuka inanç, adalete güven, avukata ihtiyaç duygusunu, şuurunu geliştirmektir. Saldıran, taşkınlık yapan vatandaş bilmeli ki hiç ihtimal vermediği bir zamanda avukata koşması gerekebilir, kapısını çaldığı avukat bir zaman evvel incittiği kişi de olabilir. Vatandaşa bu kültürü aşılamalı, barolar bu olgunluğu temin yoluna bakmalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.