Aydın bunalımı

A -
A +

O keskin kategorize etmeler dönemi arkalarda kaldı. Köşeli tarifler ortadan kalkmış durumda. Belalı yakıştırmalardan çok çektik. Bu ülkenin insanları komünistti, faşistti, dinsizdi, mürteciydi, yobazdı, antilaikti vs. vs... Bu ülkenin insanları dediysek de siz onun aydınlar arası alışveriş olduğunu anladınız. Aydınlarımız sloganlar ve klişelerle konuşuyor, peşin hükümlerle birbirlerine yükleniyorlardı. Diyalog yoktu. Biri hakkında dinsiz veya faşist veya komünist veya laiklik düşmanı veya Amerikan uşağı demek kâfiydi. Bu zehirli saplantılardan birbirine paralel gelişmelerle kurtulur olduk Önce Sovyetler Birliği rejimi ortadan kalktı. Onun yıkılması sağda şaşkınlık solda derin hayrete yol açtı. Sonra iletişim alanında büyük ilerlemeler oldu. Televizyonlar çoğaldı. Bizim aydınımızın birbirini ilk tanıması ekran vasıtasıyla olmuştur. İlk buluşmalara sahne olan açık oturumlar kavgalarla doludur. Birbirlerinin karşısına peşin hükümlerle çıktılar. Konuşma ve dinleme melekelerini işletince benzerliklerinin aykırılıklarından fazla olduğunu gördüler. Bundan sonra bir çok vazgeçilmez sanılandan vazgeçildi. Yer değiştirmeler oldu. Bunlar aydının aldandığının aldatıldığının resmiydi. Fena halde kullanılmıştı. "Kahrolsun komünistler" , "kahrolsun faşistler", "kahrolsun şeriat" diye bağıranlar açıkça söylemeseler de acı gerçeği vicdanlarıyla paylaştılar, yanılmışlardı. Geldiğimiz nokta yakınlaşma açısından sevindiricidir. Şimdilerde kimi nasıl tarif ediyorsunuz? Komünist, faşist, Amerikan uşağı, Laiklik düşmanı, gerici... bu tariflerden hangisini kime karşı kullanabilirsiniz? Bunlar artık tarihin çöp sepetinde. Sloganlar ve şablonlar döneminin arkada kalması sevindirici. Post modern yakıştırması layık görülen dolaylı darbenin tutmamasındaki sebeplerden biri de bu. Bayat menüleri toplumun önüne çıkarttı. Halbuki toplum irtica vs. gibi kavramları çoktan terk etmişti. Daha evvel sayılan mefhumlardan hız alarak kesip biçen günümüz aydını örtülü bir hesaplaşma içinde. Belki dışa vuramıyor, belki kimseye hissettirmiyor ama o bir arayışta. Ne yaptığını ne kazandığını sorguluyor. Ne yazık ki 20. yüzyıl Türk aydını hep kaybetmiştir. Hatası, hep kabukta dolaşmakta oldu. Ârif'e, âlim'e münevver, münevver'e aydın aydın'a entellektüel demekle meselenin biteceğini zanneti.. > DEVAMI 16. SAYFADA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.