Aile kızlarını evlatlıktan reddetti. İkiz kardeşi küsmüş vs. Bizim "vs." diye geçtiğimiz bir ailenin dramıdır. O baba kızının gün gelip bu hallere düşeceğini tahmin etseydi acaba Almanya'nın mülkünü verselerdi gider miydi? Bir erkek veya aile reisi çalışmak için gurbete çıkıyor. İlk gidişte çekilen büyük sıkıntılar, sonra bir parça imkân, ardından gelen facia. Kız yetişip kendi başına harekete başlayınca ayrı şehre taşınıyor ve tek başına yaşamaya başlıyor. Önce pornografik filmler çeken şebekenin eline düşüyor. Sonra da Türk asıllı hırslı bir rejisörle tanışıyor. Film Altın Ayı ödülü aldı. "Sanatçı" tılsımıyla efsunlanmış bu kıza verilen ödül ilk güzellik yarışmasına çıkan Kerime Halis'e Avrupa Güzellik Kraliçeliğinin hediye edilmesi gibidir. Dünya şimdi filmi övme yarışında. Zira Müslüman bir Türk kızı, her türlü değeri ayaklar altına alarak cür'etkâr bir film çevirmiştir. Pornografik filmleri hiç değilse gizli ve kendi dünyası içindeymiş. Bu ise sinemalarda. Habere bakınız!.. Erkekler, bu filmlere erotik sahneler için kadınlarsa aşk hikâyesinden dolayı gidiyorlarmış. İşte reklam adlı yalanın kuyruklusundan bir tane daha. Haberin devamı şöyle: İlk hafta içinde 42 bin seyirci bu filmi izlemiş. Bir Türk kızı sette onlarca insanın önünde soyunup, yatak odası mahremiyetini on binlerin gözü önüne seriyor, bugün 42 bin, yarın belki 200 bin kişi de onu şehvet kasırgasına tutulmuş olarak seyretmekte. Kime üzülürsünüz? Gözyaşı döken anne babaya mı? Yarın kullanıldıktan sonra bir kenara atılacak kıza mı? O kıza bir anne babanın derin ıstırabından hiçbir şey hissetmeden gözleri karanlık salonda beyaz perdeye mıhlanmış kalabalığa mı? Reklamda kadının sömürüldüğünden söz ediliyor. Reklam işin sivilcesi. Kanserden kim söz edecek? Ödüller kalitemize değil çürümemize veriliyor. İnsan bunları görür...