Kendimizi bildik bileli lider sultasından şikâyet edilir. Lideri yakın çevresi o hale getirmekte. Önce lider kendine uygun çevreyi seçiyor. Sonra o çevre lidere arz-ı ubudiyette/kulluk arzında bulunuyor. Lider bilir. Lider yanılmaz. Lider hep doğru düşünür ve doğru konuşur. Bu tayin edilmiş dalkavuk pespayesi çevre, lideri insanüstü tutar. Halbuki lider bir insandır. Fakat liderperestler için farklı.. Bu tiyatroyu bir kere daha seyrediyoruz.. CHP Kurultay merasimine hazırlanıyor. Bir yerler, bir şeyler umanlar, lidere bağlılığını tazelemekte. Genel sekreter muavini Mehmet Sevigen, Baykal için şöyle diyor: "Lider ötesi. Çelik sinirli bir mücadele adamı. CHP'nin simgesi." Sonra da bu laflarını şöyle tamamlıyor: "Biz onun emrindeyiz, onun kölesiyiz." Hani neredeyse "Olimpostaki yeni Zeus" diyecek. Birkaç parti içi ve dışından genel başkan adayı ortaya çıkar gibi oldu ama bütün yollar "köleler" tarafından kuşatılmış. Baykal'dan başkasının seçilmesi mümkün mü? Parti krallığı gibi bir şey. Afişler hazırlatılmış. Sayın Baykal'ın fotoğrafının yer aldığı o afişlerde şöyle diyor: "Din de bizim devlet de bizim millet de bizim." Hangi din? Ne dini? Dinin tarifi nasıl? Dindarlık sloganlarla olamaz. Yaşamak lazım. Değerler yaşayanlarındır. Ne din sizin, ne devlet ne de millet. Bunlar, hiçbir parti ve kişinin değil. Hepimizin. Üstelik afişte noksanlık da var: "Köleler de bizim!" denmeliydi. Azat kabul etmez köleliğini itiraf eden adı geçen politikacı aynı zamanda sağcılar diyerek bu ülkenin yerli unsurlarına da sataşmış. Dediği şu: "Biz daha çok kitap okuruz, bizim en cahilimiz, sağın en akıllısından daha bilgilidir." Kurmayları bu kölelerse bu parti asla iflah olmaz. O hep uzatmalı muhalefet partisi kalacaktır. Üstelik... Nasıl olur? Kitap okuyan...beyni aydınlanan biri nasıl köle olur? Yoksa okuduklarını anlayamayacak kadar mı psikolojik rahatsızlık var? CHP kurultaya hazırlanıyor. Genel başkan seçecek. Formalite bir seçim. Baykal çıkacak ve her ferdin yüzlerce defa dinlediği sözleri tekrarlayacak. Merak edilen o diyecekleri değil. Merak edilen, şu âna kadar konuşmadığı konu... CHP bir tv kanalına kanunlara aykırı biçimde 3 trilyon para aktarmış. Meydana çıkalı bir yıl olan vak'a, mahkemeye intikal etti. Genel başkan dahil birçok yöneticinin yasaklanması mümkün. Seçildikten bir süre sonra siyaset dışı kalabilirler.. Tabiî o zaman Baykal'ın çevresinde ne kulu kalır ne kölesi. Kanunlara aykırı şekilde bağış yapan... Meşru tasarrufu belgeleyemeyen. CHP yönetimi ceza alır mı? Çok mümkün, Erbakan örneği ortada. O zaman Baykal da Erbakan gibi mahkeme yoluyla tasfiye edilebilmiş olur. Peki köleler ne yapar? Ne dedik? Parti krallığı gibi. Kral ölünce krallıklarda ne diye haykırılmaktaydı? "Kral öldü, yaşasın kral." Krallar her zaman köle bulamaz. Fakat köleler, tez zamanda eteğine tutunacakları yeni bir kral bulabilirler. Köleler için dünün anlamı yoktur. İşte şanlı Türk demokrasisi. Namlı parti. Siyaset ötesi lider. Ve azat kabul etmez köle.