Yıl 1911, Sultan Reşat Kosova'dadır. Osmanlı Devleti, Cihan Harbi'ne girmiştir. Aynı zamanda Halife olan Padişah bu sebeple Rumeli'ye gitmiştir. Ziyaretin maksadı Balkanları elde tutma teşebbüsüdür. Heyhat ki bu gerçekleşmez. Sultan Reşad'ın Kosova sahrasında 100 bin Rumelili Müslüman Osmanlıyla kıldığı Cuma namazı, aynı zamanda bir veda olur. Kosova bir Osmanlı Türk yurdu. Halk daha ziyade Arnavut. Fakat bilhassa Balkanlarda Türk, Müslüman demektir. Haddi zatında bu Anadolu'da, hatta hatta garp literatüründe de böyledir. Kosova 14. Asırdan, Sultan Muradı Hüdavendigâr'dan beri bu anlamda Türk'tür. O kadar ki I. Murad Han o topraklar uğruna hayatını verir, Kosova'da harp meydanında bir Sırp hançeriyle şehid olur. Ama, orayı büsbütün terk etmez. Ruhu Bursa'ya nakledilir. Vücudunun bir kısmı Kosova'da kalır. Türbe yapılır. O türbe Kosova başta olmak üzere bütün Balkan Müslümanlığının, Rumeli'nin mânevi bayrağı olur. Burayı merhum dışişleri bakanı İsmail Cem ile birlikte ziyaret ettik. Hali çok perişandı. Dönüşte mevzuu sütunumuza taşıdık, Türkiye Diyaneti tarafından tamir edildi. Kosova, 14. Asırdan 20. Asrın ilk çeyreğine kadar 6 asır Osmanlı hakimiyetinde kaldı. Sonra bölge İtalyan, Alman nüfuzlarına girdi-çıktı. Bilahare Yugoslavya kuruldu. Bugünkü Sancak, Kosova, Bosna-Hersek, Karadağ, Makedonya, Sırbistan, Tito yönetimindeki Yugoslavya'nın elindeydi. Yugoslavya da Sovyetler gibi sosyalistti. Ancak Sovyetlerle arasına mesafe koymuştu. Buna rağmen Arnavutluk, Çin'e yakın politika yürütürken, Yugoslavya, Moskova'ya sıcaktı. Tamamı eski Osmanlı vilayet, sancak, kaza ve nahiyeleri olan bu yerlerden başka yine Osmanlı mekânları olan Romanya ve Bulgaristan katıksız Moskova yanlısı idiler. Macaristan da o dönemde SSCB işgalinde olsa da orta Osmanlı döneminde elimizden çıkmıştı. Saydıklarımızın tamamı nihayetinde Rumeli Beylerbeyliği idi. Dikkatle bakanlar hemen fark edeceklerdir. Kavimlerin istikbalini imparatorlukların kaderi etkilemekte. Osmanlı İmaparatorluğu, saydığımız bütün bölgeyi 6 asır civarında sulh, sükûn ve adaletle yönetti. Sonra uydurma bir 31 Mart Vak'ası. Meşru idarenin noktalanması. Eşkıyanın devlet yönetimine el koyması ve bir Hakan Halife'nin sanki veda ziyareti ve o ziyarete iştirak eden gözü yaşlı, kederli 100 bin Osmanlı Türkü. 1918'de Sultan Hamid'in cenazesi taşınırken 100 bin İstanbul Osmanlısı "bizi bırakıp da nereye gidiyorsun?" diye hıçkırmıştı. Tıpkı onun gibi bunun 7 sene evvelinde Rumeli Osmanlısı da onun biraderine lisanı hal ile aynı feryadı haykırmaktaydı. Ahali, gözyaşlarını dışarıya Hakan, içeriye akıtıyordu. Osmanlı ile veya I. Dünya Harbi ile II. Cihan Harbi arası bölge bakımından bir geçiş dönemidir. Sonra bir anlamda bir minyatür imparatorluk olan Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu. Fakat tarihte ihmal edilen bir hakîkat vardır. Çarlık Rusya'sı ile Devlet-i âli Osman "bir hafta ara ile" çekilirler. Ruslar, hemen Sovyetler Birliğini kurar ve yeniden "imparatorluk" olurlar. Bizde ise içe kapalı bir tevazu tercih edilir, keşke öyle olsaydı, daha doğrusu, mazimiz öz evlatları tarafından insafsızca karalanır. Rumeli'nin, Balkanların kaderi iki dudak arasında gidip gelmiştir. Osmanlı ve SSCB. İmparatorlukların kurulması da dağılması da zamana ve mekâna şiddetle tesir eder. Bütün bu yaşadıklarımız Osmanlı ve Sovyet imparatorluklarıyla alakalıdır. Artık Yugoslavya yok. Sırplar, Yugoslavya'nın ana unsuruydu. Bosna-Hersek'i kaybetmemek için çok kan döktüler, çok zulmettiler. Boşnaklar kitleler halinde şehit verdi. Karadağ'ın bağımsızlığını engelleyemediler. Kosova'nın bağımsızlığına mani olmak için de her yola başvurdular. Fakat TSK dahil uluslararası kuvvet oradaydı. Özerk Kosova, nihayet 17 Şubat 2008 itibariyle müstakil bir devlet. Biz, İsmail Cem'le Priştine'ye 10 yıl kadar evvel Eşgüdüm Merkezini açmaya gitmiştik. Adı konmamış bir büyükelçilik hizmete giriyordu. Etraf Türk bayraklarıyla gelincik tarlasına dönmüştü. Kosova, dün bizim için ne kadar kıymetliyse bugün de o kadar kıymetlidir. Türkçe resmi diller arsında. Bir orada yaşayan Osmanlı Türkleri/Evladı Fatihan var, bir de buradan giden 35 binin üstünde Türk iş adamı. Türk televizyonları takip edilmekte. İstanbul, Ankara Türkiye Türkü için neyse Kosovalı için de o. Türkiye, Kosova'nın istiklali için öteden beri muazzam destek verdi. Korunması için de aynı himayeyi gösterecektir. Şimdi, BM'de Türkiye lehine kalkan el sayısına bir tane daha eklenmiştir. BM üyesi Müslüman ülke sayısı artmıştır. Sırbistan ve Rusya bu bağımsızlık ilânından çok rahatsız. Kıbrıs Rum Cumhuriyeti de gayrı memnunlardan. Çünkü Türkiye iki kere kazançlıdır. Birincisi, Güney Avrupa'da Bosna Hersek'ten sonra bize çok yakın ikinci bir devlet daha doğmuştur. Diğeri de KKTC'nin tanınması için bir gerekçe daha elde edilmiştir. Güney Avrupa'da yakınımız diğer devletler de Arnavutluk ve Makedonya'dır. Bulgaristan da bugün en yakınlardan biri. Bölgeyle, İtalya da ilgilidir. Nitekim aynı İtalya, ilk harpte Antalya'yı ikincisinde Arnavutluk'u işgal etmişti. Bir başka mesele ise şu. Kosova esas ırk unsuru bakımından Arnavut. Arnavutluk, aynı dili konuşan bağımsız bir Kosova için ne düşünmektedir? İki tarafta da tek devlet hayalinde milliyetçiler var. Ancak Kosovalı Arnavut, Müslüman'dır. Bu bakımdan da Tiran'dan ziyade Ankara'ya, Türkiye'ye daha yakın. Bir başka projektör şudur, ABD, Orta Asya kanadından Moskova'yı kıskaca aldı. Romanya, Bulgaristan ve son olarak da Kosova üzerinden de Balkan kıskacı teşkil etmiş bulunuyor. Bu bir soğuk savaş değil. Sıcak savaş da değil. Herhalde ılık savaş. Devrimiz, toprak imparatorlukları değil. Ancak. Ve fakat. Kültürel imparatorluklar devam etmekte. Kosova bağımsızlığını ilân ederken göstericilerin elinde Türk bayrağı olmaması yüreğimizi burktu. Tıpkı alışverişlerde sadece euronun geçmesi gibi. Para vazgeçilmez bir referanstır. Onun için fetihlerden sonra hemen Türk sikkesi basılırdı. Priştine'de de Bakü'de de Türk parası geçmeli. Fakat ne ilginçtir. Halep'te geçiyor. Kosova'nın bağımsızlığı hayırlı olsun. İstiklal, kardeşliğimizi pekiştirsin. Hiçbir tehdide papuç bırakmasınlar. Ankara daima yanlarında olacaktır. Rumeli, Türklerin yüreğinin diğer yarısıdır.