Bahtiyar Vahapzade

A -
A +

Sovyetler döneminde iki isim Türk illerinden İstanbul'a kadar ulaşabilmişti. Romancı Cengiz Aytmatov ve şair Bahtiyar Vahapzade. Cengiz Aytmatov, Rus dilinde yazmasaydı, bugünkü ününe belki de 50 yılda ulaşabilirdi. Bahtiyar Vahapzade ise Azerbaycan Türkçe'siyle yazıyordu. Bu büyük şairi demirperdelere rağmen herhalde ilk keşfeden edebiyat tarihçisi Ahmet Kabaklı olmuştu. Merhum Kabaklı Hoca, kurduğu Türk Edebiyatı ismindeki dergide Bahtiyar Vahapzade'nin şiirlerini yayınladığında şairin mısraları bizi alıp çocukluk çağımıza taşıyordu. O günlerde öğrenir olduk, Azerbaycan'ın İstanbul'un yarı nüfusu kadar olduğunu fakat bir şiir kitabının 100 bin bastığını. Cengiz Aytmatov ve Bahtiyar Vahapzade dedik. İkisi de bizim coğrafyamız için yüz akı isimler. İçinden çıktıkları toplum onların değerini bilmiş. Azeriler de Kırgızlar da bu iki şahsiyeti, parlamenter yaptılar. Merhum Vahapzade uzun yıllar mecliste oldu. Böyle isimlerin yer aldığı meclisler elbette irtifa kazanır. İnsanların yalnızca birbirine sataştığı meclislerde fikir yeşermez. Merhum Aytmatov ise uzun yıllar Brüksel'de büyükelçilik yaptı. TBMM'de şu ân kaç edebiyatçı, yazar, fikir adamı var? Biz bilmiyoruz. Edebiyatçı, yazar, şair, romancı olup da yurt dışında devletimizi temsil eden biri mevcut mu? Onu da bilmiyoruz. Herhalde tâ Yahya Kemaller zamanında kaldı. Cengiz Aytmatov ve Bahtiyar Vahapzade'yi arka arkaya denecek kadar yakın aralıklarla kaybettik. Sütunun başından şuraya kadar okuduklarınızın satır aralarında bir hayıflanma, bir eksiklik ihtimal ki bir çığlık olduğunu fark etmiş olmalısınız. Beyaz mürekkeple yazılmış o kelimeleri bir de gün yüzüne çıkartalım: 100 yıldır eğitim ve kültür hayatımız yalnızca Avrupa'ya, Batıya dönük. Ama bir de Türk dünyası var. Bir de İslam dünyası var. Bir de Osmanlı dünyası var. Bu dünyalar bizim medeniyet dairelerimiz Oralarda da şairlerin, hikâyecilerin, romancıların, mütefekkirlerin kaleminden çok şeyler tütmekte. Bir Güney Amerikalı romancıyı okuyalım, tamam, fakat bir Türkmenistanlıyı, Sudanlıyı, Ürdünlüyü de okuyalım.. Cengiz Aytmatov Rusça yazmasaydı fark edemeyecektik. Bahtiyar Vahapzade, Moskova baskılarına rağmen şiirlerini dışarı kaçırtmasaydı, Kabaklı Hoca, fark etmeseydi fark edemeyecektik. Bizim ne de çok fark etmediklerimiz var? Yoksa bütün yaşadıklarımız fark etmediklerimizi fark edememekten mi? Biz bir avuçluk bir coğrafyanın fukarası değiliz. Bizim gönlümüz kıtalar doldurmakta: ELVEDA Diyorum Sefası bitti ömrümün Şimdi dağa çıkarım, düze elveda Düze duman çöker, düze kar yağar Bahara elveda, yaza elveda... Bahtiyar Derinde sızlayıp yaran Kalbini dağlayıp üzer her zaman. Göze hüzün çöker, göze yaş dolar Sevince elveda, düşe elveda... Şimdi özkökünden süzülen benim Özge budaklara dizilen benim Şimdi ne sen sensin ne de ben benim Biz ki biz değiliz bize elveda.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.