Barış dönemine yürürken
8 Nisan 2013 01:00
Bugün TBMM'de 4 parti mevcut.
Halk, bu partilerle temsil edilmekte.
Türklerin partisi MHP, Kemalistlerin partisi CHP, Kürtlerin partisi BDP, muhafazakâr demokratların partisi AK Parti. Görüldüğü gibi MHP ve BDP ırk üzerinden ifade edilirken, CHP ideoloji üzerinden ifade ediliyor. AK Parti ise inanç ve siyasi sistem üzerinden ifade edilmektedir.
Buradan bakınca zaman içinde âli meclisde önce 3 parti kalacaktır. Türklerin partisi, Kürtlerin partisi ve AK Parti. CHP'nin 2023'ü görmemesi mümkündür. Bunun birçok amili sayılabilir. Ulusalcılar bir sebeptir. Asıl sebepse devrini doldurmuş olmasıdır.
Yine bu zaviyeden bakınca MHP'nin kendini aşıp yenileşemediği görülmekte. Halihazırda sözcüleri, fikir, teklif, proje üretmek yerine sloganlar üzerinden öfke patlaması yapmaktadır. Öfke sevimli değildir. Geniş kitlenin uzak durmasına yol açar. Buna rağmen MHP bir partidir. Var olmaya devam eder. Türklerin partisi, derken esas itibariyle söylenmek istenen Türk milliyetçiliğine gönül vermiş olanların partisidir. Yoksa Türkiye'de Türkler, adı geçen partiye oy verenlerden ibarettir demek gibi bir abes kastedilmiyor. CHP eridikçe MHP kazanır. Öyle ise önümüzdeki 2023'lerde Türkiye'yi bekleyen önce 3 partili manzaradır.
Kemalist rejimin asimilasyon zulmü Kürtlerde önce isyanları çoğaltmış, sonra da BDP'yi doğuran son silahlı hareketi geliştirmişti. Bugün onu ayakta tutan taraftar kitleye sunduğu ırkçı vaad çeşitliliğidir. Şu var ki bu isyan ve o söylemler, sıcak çatışma dönemine aittir. Barış müzakereleri hedefini bularak normalleşme başlayıp sivil anayasa yürürlüğe girince aynı tabanı korumak hiç de kolay olmaz. O zaman silahların gölgesinde siyaset yapılmayacaktır. Mahalli çevrede belediyeyi arayan vatandaş, "lütfen Türkçe için 2 numaraya, Kürtçe için 3 numaraya basınız" misalindeki gibi kolaylıklara kavuşup genel ekonomik refahın nimetlerini de elde edince bugünkü laflar nostaljik hatıra olarak kalacaktır. Bu itibarla zaten Kürtlerin hepsini temsil etmeyen BDP'nin küçülmesi kaçınılmazdır. Buradan da AK Parti'ye akış olur. O halde nihai noktada Türkiye'de iki parti kalacağa benzemekte. Buna 'yüz yıl sonra iki partili rejime geçebiliriz' demek de mümkün.
Bu iki parti, sanılanın aksine muhafazakâr demokrat AK Parti ile bir sosyal demokrat parti olmayacaktır. Çünkü Türkiye'de bir-iki çok küçüğü dışında sosyal demokrat parti yoktur. CHP ortanın solu, demokratik sol, yeni CHP gibi söylemler telaffuz etmişse de hiçbir zaman sosyal demokrat olamamıştır. Sosyal demokrat partiler kulübüne üye yazılıp aidat ödemekle o nitelik kazanılmamakta. Ulusalcı duruş bu yolu kapatmıştır. Gidişat o ki çeyrek asır içinde Türkiye, fiilen iki partili sisteme girer. Bunlardan biri AK Parti'dir, diğeri de MHP.
Soru şudur?
Tayyip Erdoğan'dan sonra da AK Parti vasfını ve dinamizmini koruyabilir mi? Sosyolojik tarihçeye bakmadan sağlıklı cevap verilemez. AK Parti bir lider partisidir. Fakat şahıs hareketi değildir.