Almanya'da maalesef Türklerin işlediği bir dolandırıcılık suçu ortaya çıkmış, bizdeki bir kısım medya meselenin üzerine hazırlıksız giderek Başbakanın da ismini buna karıştırmıştır. Bunun üzerine sayın Erdoğan fevkalade infial gösterdi. Şiddetli bir iktidar-medya kavgası yaşadık. Alman mahkemesinin hükmüyle Türk Başbakanının hadisede bir dahli olmadığı ispatlandı. Son olarak Tayyip Erdoğan, bir parti kongresinde "bu gazeteleri almayın, evinize sokmayın" dedi. Riskli bir talimat. İktidarla Doğan medya çekişmesinin nerede nasıl biteceğini kimse bugünden bilemiyor. Manşet ve sütunlar yalın kılıç. Diğer taraftan muhalefet, bu vesileyle iktidarı devirme stratejisini güdüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ne yapmalı? Mutlaka ama mutlaka bu huzur, istikrar ve kalkınma süreci korunmalıdır. Şu dönem, düşe-kalka milletin ortak aklı selimiyle yakalanmış, yakalanan bu fırsat Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkenin dinamizmine dönüşmüştür. Bu günlerimizde hayatta olan-olmayan binlerce insanın hakkı var. Kazandıklarımız 50 Hatta daha fazla yıllık emeğin mahsulüdür. Onun için kimsenin şahsi çıkarına, ikbaline, kibrine feda edilemez. Rüşvet, suiistimal, dolandırıcılık,yolsuzluk gibi suçlar, yapanın yanına kâr kalmamalıdır. AK Parti iktidarının daha da iyileşerek devam etmesi Türkiye'nin menfaati gereğidir. Güzel hizmetler olmuştur. Yol uzundur. Önümüzde mega projeler vardır. Onların mutlaka hayat bulması gerekir. Bu itibarla Osmanlı örneği unutulmamalı. Yerine göre öz evlatlar feda edilerek 7 Asır ayakta kalındı.. Aksi sabit oluncaya kadar herkes masumdur. Bu bir hukuk karinesidir. Ancak öncelik 70 Milyondadır. Bunlar da bir iktidar imtihanı. Hizmet çilesi. Son derecede soğukkanlı olunmalı. Kızgınlık yerine sağlam muhakeme ağırlık kazanmalı. Her şerde bir hayır vardır. Bir yeniden yapılanma bile ihtiyaç olabilir.