Başbakana açık mektup

Sayın Başbakan. Aziz dostum... Pınarhisar'ı hatırlarsınız... "Unutmak mümkün mü?" diyeceksiniz, hakîkaten öyle hapishaneler unutulmaz. Orada, ziyaretinize geldiğimizde ne konuşmuştuk? "Her şerde bir hayır vardır, demiştik, sabredin, bel ki de bundan sonra kapılar önünüzde açılacak" demiştik. Nitekim öyle de oldu. Gerçi açık kapılara varıncaya kadar hayli engebeli, hayli virajlı, hayli netameli yollardan geçtiniz ama mühim olan son. Zaten İslam büyükleri "başlangıç mı son mu?" dedikten sonra "mühim olan sondur" derler, hüküm, neticeye göre verilir. Şu varılan tablo 10 sene evvel rüyada görülse inanılmazdı. Öyle anlaşılıyor ki Cenab-ı Hak, bu millete merhamet etti, tekerlek tümsekte kalmadı. Ortada başarılı bir hükümet olduğu halde sırf Abdullah Beyin Çankaya yolu kesilsin diye seçime zorlandınız. Fakat 22 Temmuz seçim sonuçları sizi bile şaşırttı. Böylece Abdullah Gül Çankaya'ya çıktı, siz de yeni hükümetinizi kurdunuz... Rüyada görülse inanılmayacak tablo budur. Kabineye 8 bakanın girmesi 3 bakanın çıkmasından daha manidar olan 5 bakanın isminin Mehmet olması. Çünkü bu, zindandan mektup yazılan Mehmetlerin, öz yurdunda garip olanların iktidarı. Yüz üstü sürünenlerin ayağa kalkması. Şimdi 60. Hükümeti açıklamış bulunuyorsunuz. Kabineye baktığımızda üçte iki önceki ekipten. Dere geçerken at değiştirmemişsiniz. Tecrübe sermayedir. Tedrici değişiklik yaptığınız anlaşılıyor. Herhalde zaman zaman bunu tekrarlayacaksınız. Belki sıkıntınız orada. Birkaç kabine kuracak kadar kadronuz var. Bu aynı zamanda Türk milletinin kahtı rical talihsizliğini yendiğinin de müjdecisi. Buna rağmen umanlar, küsenler, kırılanlar olabilir. Onlara dikkat etmelisiniz, kırgınlar, küskünler çoğalmasın. Adalet Partisi'nin '69 dramını hiç unutmayınız. İktidar ikiye bölündü. Türkiye yangın yerine döndü. Darbeler birbirini takip etti. Şunları görmemek felaket olur. Zafer sarhoşları, fitne çıkartanlar, suistimal edenler, dalkavukluk yapanlar, bedavadan imkânlara konanlar, iyi gün dostları, riyakârlar, bal tutarken parmak yalayanlar...bunlar ve benzerleri. Abdullah Gül, 75 Milyonun Cumhurbaşkanı, siz 75 milyonun Başbakanısınız. Herkese adalet ve merhametle muamele ediniz. Askerle asla kötü olmayın. Onlar bizim askerimiz. Varlıkları sadece Türkiye değil, İslam âlemi için de vazgeçilmez bir ihtiyaç. Yanlışları olabilir. Bunu konuşarak, dinleyerek, teenni ile hareket ederek çözmelisiniz. Öyle çalışın ki size muhalif olanlar bir zaman sonra vicdanlarından şu sesi duysunlar "haksızlık yapmışız, onları tanımamışız". Biz, "bilmiyorlar, bilseler böyle yapmazlar" diyen bire medeniyetin mensuplarıyız. Orta yoldan asla ayrılmayın. Hayrın orta yolda olduğunu Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- haber vermekteler. Kavgalardan, ideolojik çalkantılardan, çok çektik, çok zaman kaybettik. Size eski İslamcı diyorlar, Ilımlı İslam diyenler var. Ön yargıyı değiştirmek zaman ister. Bir gün yanıldıklarını anlamalılar. Bunlar zaten bizim kültürümüzün kavramları değil. Tahammül ederseniz bunlar da geçer. Bu ülkenin insanları olarak birbirimizle tanıştıkça Cumhurbaşkanı, Başbakanı, bakanı, bürokratı...eşini örtüsünden dolayı yanına alamayan ayıplı ülke görüntüsünden çıkacağız. Bizim tanıdığımız Tayyip Bey vefalıdır. Size 2002 seçimlerinden birkaç gün evvel odanızda söylediğimizi bir kere daha tekrarlamakta fayda var "ulaşılmaz adam olmayın". Etrafınıza dikkat edin. Bazı işgüzârlar yüzünden dostlarınız uzağa düşmesin. Onlar size her zaman lazım. Kalabalık çok olabilir fakat dost gayet nadirdir. Dostun zümrüdü anka kuşu kadar zor bulunduğu bir devirdeyiz. Hizmette hedefiniz büyük, ufkunuz geniş olsun. Hedef, cihan devleti olmaktır. Mamure ve müreffeh devlette ideoloji ve kavga olmaz. Şu yaşadıklarımızı Viyana'dan bu yana esen ilk büyük rüzgâr olarak görüyoruz. Hükümetiniz hayırlı olsun, Allah, yâr ve yardımcınız olsun. Bu millet nankör değildir. Hizmeti de hizmet edeni de tanır, bilir ve ona dua eder. Çıktığınız merdivenlerin korkulukları, seher vaktinde yapılan dualar oldu.