Başbuğ'un imanı

Bir baba ve oğlu, gece namazına kalkmışlar, abdestten sonra oğlan, annesiyle kardeşini göstererek "biz teheccüd için ayaktayız, onlar horul horul uyuyorlar!" der. Baba, şu karşılığı verir: "Keşke sen de uyusaydın da kendini kimseden üstün görmeseydin!.." Abdülhakim Arvasi hazretlerinin "kaba softa ham yobaz" diye bir tarifi vardır. İslamiyet'i tekelinde görenlere, kilo ve metre ile ölçmeye kalkanlara, kaşe ile dolaşanlara diyor. Yine bir güzel sözü vardır, "İslamiyet kalıp işi değil kalb işidir" diye, yine bir başka sözü "İslamiyet, iki rekât namaz kılmaktan ibaret değildir." İmamı Rabbani hazretleri ise çok daha evvelden şöyle buyuruyor: "Kendini Frenk kâfirinden üstün bilen mahvolmuştur." Bütün âlimler, şu meâlde demiyorlar mı? "Sen kendi sonundan kork, en ihtimal vermediğin bile son nefeste kurtulabilir!.." Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- her mümin için muhteşem ölçüyü veriyorlar: "Korkutmayın ümitlendirin, nefret ettirmeyin sevdirin." Bu kaynaklar ilim barajıysa, o barajdan gelen elektrik telleri koptu, ortalık kargaşa ve karanlığa boğuldu. Sevgi yeşertileceğine, nefret uyandırıldı. Bazıları, ahirete dair kırmızı pasaportlar ceplerindeymiş gibi hareket eder oldular. Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ yıpratılma sürecinde. Sebep bir gezide Kudüs'teki ağlama duvarına gitmiş olması, o duvara el sürmesi. Muhafazakâr kitleyle askerin arasını açmak isteyen şer odakları, hemen çarkı işlettiler. Bazıları oyuna alet oldular. Linç hissinin mantığı şu: "Örtülü kızın üniversiteye gitmesine engel, askerdir, iktidar partisine karşı açılan kapatma davasının arkasındaki sebep de asker, öyleyse iki ay sonra genelkurmay başkanı olacak komutanı vurmalı. Ağlama duvarındaki fotoğraf onun kimlerden olduğunu gösteriyor." İki yıl evvel de Yaşar Büyükanıt için safsatalar üretilmişti. Peki bozgun çıkartmanın sonu ne oldu? İlker Başbuğ'un Mescid-i Aksa'da namaz kıldıktan sonra çekilmiş fotoğrafı ortaya çıktı. Bu da aynı seyahatten. Belki Paşa, mecbur kaldığı için kendisi verdi. Camide ellerini semaya açmış yüce Allah'a dua eden biri için kim hangi yetkiyle 'hayır sen Müslüman değilsin' diyebilir? 30 yıl öncesinde "margarinde domuz yağı var" diyen zihniyet, bugüne taşınmasın. O zamanlar milleti ne kadar zora sokmuşlardı. Eğer bugün muhafazakâr kitle hak etmediği sıkıntılar yaşıyor, kızlar üniversiteye gidemiyor, iktidarken parti kapatılmaya çalışılıyorsa en evvel diyalog, diyalektik ve ilmi siyaset bilmeyenler sorumludur... Muhafazakâr kitle kendini mutlaka sorgulamalı.