Seçim yılındayız, 2007'nin birinci ve ikinci yarıları seçimle geçecek. Birinci yarıda, mayıs ayında TBMM, yeni cumhurbaşkanını seçecek.. Kasımda da biz vatandaşlar, seçmen, yeni milletvekillerini seçeceğiz. Mevcut vekillerden bazıları seçilmeyecek, meclise yeni vekiller girecek. Bunlardan bir kısmı ilk defa 25 yaşında vekil olacaklar. Hemen belirtelim, yaş değil, kalite önemli, toplumun esas mecliste olması gereken isimleri siyasetten uzak duruyor. Bütün âfet senaryolarına rağmen 59. Erdoğan Hükümeti beşinci yılını doldurmuştur. Bundan böyle seçim temmuzda da kasımda da dolsa "beş yıl" denecektir. Bir iktidar ilk defa kanunda yazılı olan süreyi göğüsledi. Üstelik de hız kesmeden, yorgunluk belirtisi göstermeden Bunun sebebi başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sergilediği yüksek enerjidir. Üzerinde durulacak hususlar vardır. Bir kere birinci soru, meclise kaç partinin gireceğidir. Üç parti görünüyor. AK Parti, CHP, DYP. Bu tabloya MHP'nin de eklenmesi de ihtimal dahilinde.. İlk ihtimalde AK Parti tek başına ve güçlü bir şekilde iktidardır. İkinci ihtimalde az farkla iktidarı yakalayabilir. Bunları Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmayacağını farz ederek yazıyoruz. Şayet Tayyip Bey, cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklarsa partisi rahat beş puan geriler. O takdirde Türkiye'yi bekleyen kesinlikle bir ortaklık hükümetidir. Peki Tayyip Erdoğan Çankaya'yı düşünüyor mu? Düşünmek başka, tercih başka. Evet düşünüyor, fakat çıkmayacak. Ne demek bu? Şu demek: Tayyip Bey, 3 Kasım 2002 Oylarından da yukarıda bir oy bulma peşinde. Erdoğan, artık bir politika ustasıdır, onu hâlâ belediye başkanı tecrübesiyle değerlendirenler yanılmaktalar. İl başkanlığı, büyük şehir başkanlığı, yasaklar, davalar, hapishaneler ve başbakanlıkla geçen dolu dolu beş yıla yakın bir zaman. Bu tecrübeyle karşısındaki partileri, o partilerle aynı saflardaki diğer parti ve isimlerle vurmayı ihmal etmeyecektir. Şöyle diyoruz: Tayyip Bey, partisini asla feda etmez. Ilımlı, toplumda genel kabul gören, kendisiyle tam ahenkle çalışacak birini Çankaya'ya gönderdikten sonra var gücüyle seçime asılacaktır. Hedefi anayasayı değiştirerek başkanlık sistemine gitmektir. Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanı değil, belki başkan olacaktır. Bu süreçte en büyük handikapı anayasayı değiştirecek çoğunluğu yakalayıp yakalayamamakta. Yakalaması için meclise sadece iki partinin girmesi gerekiyor. İki parti girerse Tayyip Erdoğan'ın işi çok kolaylaşır süre kısalır, üç parti girerse işin içine diyaloglar karışır, dört partide mesele çetinleşir. 2010'da Türkiye başkanlık sistemine geçebilir. O zaman "başkan Erdoğan" diye yazıp konuşma ihtimali yüksektir. Neden biz cumhurun seçtikleri, cumhurun başkanını seçsinler? Asil dururken vekile ihtiyaç yoktur. Millet, dolaylı olarak değil, kendi tercihi ile devlet başkanını seçebilmelidir.