Basra Körfezi-İskenderun Körfezi hattı

A -
A +

Irak işgal edilirken G.W. Bush, ilk andaki sevindirik haliyle "Bu bir haçlı hareketidir" demişti. İşgal, çok acı ve gözyaşlarına yol açtı. İşgal sonrası ise ayrı bir endişe konusuydu. Daha kötü şartların ortaya çıkacağı tahmin edilmekteydi. Zira, Irak, ırk olarak, Arap, Kürt, Türkmen gibi unsurlardan, inanç olarak da Şii ve Sünnilerden meydana geliyor. Nitekim gün gelip Amerikan askeri Irak'ı terk edince vaziyet, hakikaten kaygı verici bir manzaraya büründü. Irak'ta Şii bir kısmi çoğunluk olsa da burası daima Selçuklu-Türk, Osmanlı-Türk nüfuzundaydı. Bu haçlı işgali bittikten sonradır ki İran nüfuzu baskın hale geldi. Öyle ki İran güdümüne giren başbakan Nuri el Maliki, ihtilaf çıkartarak cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık Haşimi'yi tutuklatmaya bile kalkıştı. Irak'taki bu İran-Irak Şii dayanışması ve Beşar el Esed'in İran'a yönelmesi, İran-Irak Suriye üçgenini oluşturdu. Bundan en fazla etkilenen ve en fazla rahatsız olan Irak Kürt idaresidir. Çünkü Kürtler, itikadda Sünni ve amelde Şafiidir. Türklerle Kürtler arasında dergâh, tasavvuf, tarikat birliği vardır. Bizim Mevlana Halid-i Bağdadi diye hürmetle yâd ettiğimiz silsileyi aliyye kolunun ulu çınarına türbesinin bulunduğu Şam'da Halid-i Kürdi denir. Halbuki Halife Hazreti Osman nesebindendir. Abdülhakimi Arvasi Hazretleri, buyuruyor ki: Mevlana Halid, bütün peygamberlik kemalatına sahipti. Şayet peygamberlik devam etseydi peygamber olurdu. Buhara'dan yükselen Şahı Nakşibend Behaeddin-i Buhari nuru, Türkistan, Hind yarımadası ve ön Asya topraklarına yansımıştır. İmamı Rabbani ve Mevlana Halid, alıcı ve verici olmuşlardır. Mezopotamya, Anadolu, Kafkaslar ve Ortadoğu, Kürdü, Türkü, Arabı, Lazı ve Çerkeziyle Halidi tedrisatın terbiye rahlesindedir. Şunun hâlâ yapılmamış olması bir noksanlık değil midir? -Turgut Özal'ın ufkunda Nakşi tesirin izleri. Aynı mânevi kaynaktan beslenen Türk, Arab, Kürt vs'nin üslûb dışında farklı duyması, düşünmesi, konuşması, yaşaması gayrı kabildir. Böyle yapanlar, sosyalist ateist bölücü Kürtler, Ergenekoncu Türkler, Baascı Araplardır. Şimdi tarihin bu döneminde öz değerlerine bağlı Türk yıldızı yeniden yükselirken Basra ve İskenderun Körfezi arasında bir bilek güreşi başlıyor. İran, Hizbullah'la Lübnan'a çoktan inmişti. Dolayısıyla Akdeniz'e varmış oldu. Şimdi Irak ve Suriye üzerinde çalışıyor. İran da İsrail gibi akidesini ırkına giydirmiş, geleneği ve söyleyecek sözü olan bir devlettir. Onun bu Şii emperyal vaziyet alışı belki Türkiye'den bile önce Irak Kürtlerini tedirgin etti. Mesut Barzani ve Neçirvan Barzani'nin sık sık Ankara'ya gelmeleri bundandır. Haçlı işgali ve Arap Baharıyla taşlar yerinden oynamıştır. Kürtler, görülmesi gerekeni görmeye başladılar. Bir avuç şifa kabul etmez ideolojik Kürt istisnadır. Baascı Arap, Kürt, Türk aynı ideolojik tornanın imalatıdır... Nitekim bunlar, 70-80'lerde Bekaa'da Marksist silah arkadaşı değiller miydi? Neticede Güneydoğu gitmeyecek, Kuzey Irak gelecektir. Bu toprakların kültürel, tarihî ve tabiî yapısı bunu emretmekte.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.