Bayramınız mübarek olsun

A -
A +

Çocukluğumuzdaki bayramlar mı daha güzeldi, şimdiki bayramlar mı daha güzel? İnsanlar, bunu kendilerine sora gelmekteler. Bayramlar aynı bayram. Değişen, farklılaşan, kazanan veya kaybeden insan. İki tane dini bayram var. Bu bayramlara kavuşabilmek, bayram yapmayı hak edebilmek için bedeni ve mali ibadetlerin yerine getirilmesi gerekiyor. 30 Gün süren oruçlu günler sona erdi. Şimdi oruç tutan da tutmayan da bayram ediyor. Oruç tutmayanın bayram etmeye hakkı yok mu? Hayır var. Ancak şu da bir gerçek. Oruç tutana, oruçlu insana oruç tutmayan, bir insana gösterilmesi lazım gelen saygıyı, özeni göstermedi. Trafiği bunaltan bir İstanbul akşamı düşününüz. Oruçlu olan da olmayan da aynı yolda. Arabalar. sürtünerek ilerliyor. Bu sırada bazı sürücüler sigaralarını somurta somurta çektikten sonra camdan asfalta atmaktalar. Bu kabalığın neresini düzeltmeli? Ramazan günü açıkta yiyip-içmenin çirkinliğini mi, caddeleri kirletmenin sorumsuzluğunu mu? Halbuki eskiden bırakınız Müslüman'ın Müslüman'ın önünde fütursuzca yiyip içmesini, gayrı Müslim teb'a/vatandaşlar dahi asla açıkta karın doyurmaz., yiyip içmez. Çocukları böyle bir dikkatsizlikte bulunsa dahi onları azarlarlarmış. Eskiden yokluk, fakirlik hakimdi. Zira arka arkaya gelen, uzun seneler süren savaş yılları yaşanmıştı. Fakat yokluk günlerinin insanları daha cömert ve daha güzelmiş. Güzel insanlar, fedakâr insanlar, veren insanlar azaldı. Modern hayat, modern insan büyük, facia çapında büyük kayıplar içinde. Dünkü hayat, dünkü cemiyet sosyal hayattı. Bu kelime bilinmiyordu. Anayasada da böyle bir kelime yoktu. Ancak o cemiyet, bugün idealize edilen her şeyi bizzat yapıyor ve yaşıyordu. Çünkü o cemiyet hiçbir şey bilmese de bir tek şeyi çok iyi biliyordu. Sevgili Peygamberimiz -sallallahü aleyhi ve selem- asırlar öncesinde bütün zaman ve bütün mekânlara ışık tutmuştu. "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir". Okuma yazma bilmeyen sade Müslüman bile bu kanundan haberdardı. Ondan olmamak, İslam dairesi dışına düşmemek, ulvi Peygamberi incitmemek bir üslup, ahlak ve hayat tarzı olmuştu. Onun için dünkü cemiyet ben değil, biz merkezliydi. Camiler, medreseler, sohbetler bu hayatı, bu havayı beslemekteydi. Şimdi çok kimse lüks, çok kimse geniş evlerde. Neredeyse herkesin altında araba var. Umumi taşıtlar bile dünün hususi arabalarından lüks. Haberleşme cinnet çapında. Kim neredeyse neye elini uzatsa kavuşmakta. Ne var ki, eyvah ki, ne yazık ki kavuşulan her maddi imkân, ekonomik refah, daha sağlam bir millet hayatı getireceğine aksine akıl almaz bir şekilde mânen gerilemeye, hatta çökmeye hatta hatta çürümeye doğru gidiyor. Üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken esas meselelerimizden biri budur. Boşanmalar, cinayetler, soygunlar, dolandırıcılıklar, fuhuş, uyuşturucu illeti düne göre çığ gibi artmakta. Fakirlik, yoksulluk makbul olmadığı gibi bencil zenginlik, özünden kopmuş modern hayat da makbul değil, olmamalı, olamaz. Bayramlar, aynı zamanda muhasebe günleri de olmalı. İnsan, kendini, halini, kalbini, ailesini, cemiyetini, milletini yaşadığı zamanı, asrı, devri ve insanlığı sorgulamalı. Eğer 2.5 milyon işsiz bizi ilgilendirmiyorsa, Darülacezedeki, hapishanedeki, hastanedeki umurumuzda değilse, kabristanda yatan anamız, babamız, ecdadımız bizi beklerken tatil diyerek yurt dışına kaçıyorsak, Irak'ta ırzına geçilen kızların feryadını, işitmiyorsak, orada ölen 650 Bin kişi bize, hiçbir şey ifade etmiyorsa, Filistinli ananın dramı bizim de dramımız, göz yaşımız olmuyorsa bayram yalnızca bir takvim değişikliğidir. Bir cemiyet için en büyük tehlike ruhunu kaybetmesidir. Medya ihaneti, varılan maddi refah, modern hayat o ruhu zorlayıp durmakta. Ramazanlar, bayramlar, kurbanlar her şeyi yerli yerine oturtmaya çalışıyor ama. Kayıp büyük. Olimpiyat stadına 100 Bin kişi Süleymaniye, Sultanahmet, Fatih, Yavuz Selim camilerine birkaç saf cemaat gidiyorsa, bir müzik konserine 10 Bin kişi katılıyor bir vaaza, konferansa, seminere 100 kişi bile ilgi göstermiyorsa orada durup düşünmek lazım. Kim nerede nasıl bir hata yaptı? Dedelerimiz, babalarımız mı, biz mi, vaiz mi, konferansı veren aydın mı, teknik direktör mü, Kim hatalı? Daha bir olgunlaşmış, daha bir sorumlu kişiler olarak bayram sonrasına çıkmamız niyazıyla tekrarını dileriz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.