NATO müttefik kuvvetler başkomutanı James Jones ikinci kere Ankara'da. Her ne kadar NATO namına ülkemizi ziyaret ettiğini söylemekteyse de gerçek, ağırlıklı olarak böyle değil. Amerikalı komutan, her şeyden evvle bir Pentagon'lu sıfatıyla devletinin Irak'ta içine düştüğü zorluklara çare aramakla meşgul. Artık, Ankara'nın Irak'a asker göndermemizden yana tavır koyduğu açık. Fakat haylice sürüncemede kalarak aleyhimize telafisi mümkün olmayan ziyanlara yol veren bu gidişin bundan böyle fevkalade dikkatli, hassas ve dengeli olması gerekiyor. Türkiye'nin üzerinde en fazla durduğu işgalci görüntüsü. Irak halkı, bu görüntüden nefret etmiş durumda. Onun için böyle bir fotoğrafta yer alamayız. NATO başkomutanıyla bunların pazarlığı yapılmakta. Irak'a BM ve NATO çerçevesinde bir kararla gitmenin daha makul olacağı dün başbakan tarafından açıklandı. İlginçtir. Dün Beyaz Saray da politika değişikliği için dümen kırdı. Artık Bush ve ekibi Irak'ta başarısız olduklarını kabul etmekteler. Bush'un ikinci kere seçilme şansı suya düşmüştür. NATO komutanını Ankara'ya yollarken kendileri de BM'nin kapısını çalmakla meşguller. Ankara ve güvenlik konseyi üyeleri ikna edilmeye çalışılıyor. Şu işe bakınız... Irak harekâtı başlarken G. W. Bush, müthiş bir kibir içindeydi. Birleşmiş Milletleri adeta tepeleyip geçmişti. Kurum, tarihinin en büyük prestij kaybına uğradı. Keza Türkiye de tezkerede bocalayınca şiddetle dışlandı. O sırada verilen beyanatlar, sergilenen tavır hiç de dostça değildi. Türk hükümet ve devlet adamları için adeta Washington ambargosu konmuştu. ABD ummadığı taş tarafından yaralanmıştır. Saddam'ın devrilmesiyle her şeyin biteceğini sanıyorlardı. Hiç de öyle olmadı. Giderek organize olup şuurlanan bir direniş var. Bu direniş bir zaman sonra milis gücüne dönüşür. Amerika, direnişi önce geçici bir reaksiyon gibi gördü. Şimdi ayakları suya eriyor. İlk kibrin yerinde yeller esmekte. Tepeledikleri BM ve burunladıkları Ankara'ya muhtaçlar. Irak'ta tek başına muvaffak olamayacaklarına istemeye istemeye inandılar. Araya adeta ricacılar koyarak Ankara ve BM ile birlikte hareket etme peşindeler. Türkiye dikkat etsin. Katiyyen taşeron vaziyetine düşmemeli. ABD ne gün olsa oralardan gider. Bizse bölge insanıyla hep birlikte olacağız. Irak'lı Türkiye'nin Irak'ın iyiliğine topraklarında olduğuna kalben inanmalı, hakikaten de öyle olmalı. Bu bir. İkincisi, partnerimizin samimiyet derecesi? Eğer tersi olsa, ABD Irak'ta zafer bayrağını dikseydi Ankara'yı adam yerine kor muydu? Asla!.. Öyleyse bunun bedelini verecek bir andlaşma olmalı. Kaldı ki Ankara'yla bu temaslar yapılırken Kürtlere de tümenler kurdurulmakta. Dahası PKK-KADEK neden tam da şu günlerde yeniden kan dökeceğini ilân etti? Bunlar, Ankara'yı köşeye sıkıştırarak at gözlüğü takıp cepheye göndermek için olamaz mı? Ama bunu yapamayacaklar. Halis Anadolu evlatlarından kurulu bir hükümet, dünya çapında kıvrak diplomasi oyunlarına hakim bir hariciye ve emsalsiz bir ordumuz var. Onun için el-ense, paça kasnak, tırpan hepsi olacak, fakat Allah'ın izniyle bu güreşten galip çıkacağız. Kim? Sadece biz mi? Hayır; Ankara, Türk milleti ve bölgenin mağdur milletleri adına hareket etmeli. Unutmayınız!.. Bırakacağımız inanç, kuvvet ve adalet boşluğunu komşu devletler dolduracaktır. ABD strateji değiştirmekte. Paul Wolfowitz açıklıyor. Normaldir. memleketlerinin menfaati bunu icap ettirmekte. Biz de millî ve bölgesel menfaatler bakımından dediğimiz şekilde hareket etmeliyiz. Buna mecbur ve önümüzdeki yüzyıllar bakımından da mahkûmuz.