Bir fidan da sen dik

A -
A +

Selçuklu Türklerinde de Osmanlı Türklerinde de cami, mektep, hastane, aşevi, su hizmetleri fakir-fukara evlendirilmelerine kadar nice faaliyet, hep vakıf hizmetleriyle gerçekleştirilmiştir. Hastaneler de vakıf yoluyla yapılmış, hizmetçilerin evde verdikleri zarar ziyan da vakıfla karşılanmış, dağdaki aç kurtlar da bu maksatla kurulmuş vakıflarla doyurulmuştur. Vakıf medeniyeti, kökü İslam medeniyetine dayanan bir merhamet ve paylaşma medeniyetidir. Ne yazık ki bir geçiş dönemi sancısında 50 yıl kadar vakıf müesseselerinden mahrum yaşadık. Kanunlarda vakıf mefhumu dahi yer alamadı. Neyse ki gün geldi 1970'lerde vakıf kelime olarak da müessese olarak da tekrar mevzuata dahil oldu. Şimdi birçok hayırlı işler yapan vakıflar var. Halkın "özel üniversite" olarak bildiği kurumlar bile vakıf. Aslında yıllar yılı "özelleştirme" ve "devletin küçültülmesi" denen projeler vakıflar eliyle kendiliğinden gerçekleşiyor. Hiçbir mülk, hiçbir servet, sahibi olduğunu sananlarla beraber mezara gitmeyecek. Onun için vatandaşlarımızın hem tarihi vakıflara, vakıf mallarına sahip çıkmalı, hem yeni vakıflara destek olmalı hem de kendi düşüncelerini hayata geçirmek için yeni vakıflar kurmalılar. TEMA diye bir vakıf olmasaydı dünyanın her sene 22.5 milyar, Türkiye'nin 1 milyar 200 milyon ton toprak kaybettiğini, dünyanın 1 kaybına karşılık yurdumuzun 11.8 kat daha fazla ziyanda olduğunu, bu kayıpların bir yer küre felaketi olan erozyon yüzünden meydana geldiğini bilmeyecektik. Bu felaketi birilerinin haber vermesi, çarelerini araştırması, cemiyete teklifler sunması, öncülük yapması gerekiyordu. İşte o birileri TEMA Vakfı mensuplarıdır. Yıllardır topraklarımızın erozyonla yok olmasına karşı mücadele veriyor, bu maksatla zaman zaman ağaç kampanyaları başlatıyorlar. Topraklarımızın denizlere, göllere, sulara akıp gitmesini önleyen set ağaçtır. TEMA Vakfı, 2004 baharında yine ağaç kampanyası başlattı. "1 Milyon Fidan" ismindeki kampanyanın destek görmesi gerekir. Herkes, ya 1 fidan dikmeli veya adı geçen vakfa 1 fidan bedeli bağışlamalı. Ağacı, yeşili, çiçeği sevmeliyiz. "Kıyamet kopacağını işitseniz elinizdeki dalı dikin!" diyen bir dinin mensubu olduğumuz halde vakfın hayatımızdan çıkması gibi ağaç, çiçek, yeşil sevgisi de bir dönem hayatımızdan çıktı. Onların da geri gelmesi gerekiyor. Evlerimizde pencere önleri bile bomboş. Hanımlar neden bu pencere önlerini sardunya, karanfil gibi çiçeklerle şenlendirmezler? Ağaçlandırma ihtiyacı bütün şiddetiyle devam ediyor. Bazı belediyelerin son dönemlerde bazı şehirleri ağaçlandırması yetmez. Dağlarımız, ovalarımız hâlâ kupkuru. O kadar kuru ki bakınca insan hayıflanmadan edemiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.