Seçimler arefesinde enflasyonun yüzde 3'lerle ifade edilir noktaya gelmesi, dünyanın en büyük üçüncü, Avrupa'nın birinci büyüyen ülkesi konumuna yükselmemiz, AB'ye 'ya makul süre veya elveda!' deme şartlarını yakalamamız, Marmaraylar, dünya markası İDO'lar, DDY'nin demir ağları kuru marş methiyesinden kurtarıp hızlı hamleler gerçekleştirmesi, bölgenin fiili liderliği tahtına oturmamız, ABD ve AB'nin bölgeye dair her düşüncelerinde Türkiye faktörünü göz önüne alma mecburiyetinin doğmuş olması ve daha birçok malum gelişme, eserin altındaki imza sahibi AK Parti adına büyük avantajdır. Bir parti bu memlekette hem siyasi hem mahalli iktidardır. Üçüncü kere de iktidara gidiyor. İktidar ve istikrar. Şu ân bütün partiler, AK Partiye bakarak kendilerine çeki düzen veriyorlar. Aday profillerini oraya benzetmeye çalışıyorlar. Bu bir yerlileşme ve öze dönüş süreci. Bu bir derin uykudan uyanma ve kendini sorgulama aşaması. Bu ülkenin sıradan vatandaşı okumuşundan ilerideydi. Diplomalı mahrumlar, vatandaşı hor görürdü. Şimdi aydın ve vatandaş aynı çizgide buluştu. Bu ülkede yarım-yamalak aydın devri bitiyor. Ülkenin suyu, havası, kültürüyle karılmış yeni ve yerli aydınlar artık devrede. Tahsilse tahsil, kültürse kültür, görgü ise görgü, cesaretse cesaret. 2023 Büyük Türkiye'sinin temelleri atılıyor. 2071 Cihan Devleti Türkiyesi yavaştan yavaşa şekilleniyor. Olay, bir parti problemi değil, hiç değil. Hadise büyük... Görmek için göz gerek. Rejimin ideologu Ziya Gökalp'in yazdığı basit bir hamaset şiirini bahane ederek Recep Tayyip Erdoğan'ı hizmet süresinin bitmesine bile müsaade etmeden yaka-paça belediye başkanlığından alıp hapse tıkanlar, acaba şimdi ne düşünüyor? AK Parti için ikide bir kapatma davası açanlar ne düşünüyor? Savcılar ne düşünüyor? 367 zorlama kararlarını çıkartanlar ne düşünüyor? Muhtıra verenler ne düşünüyor? Postal sesinden aldığı ilhamla sütunlarını dolduran, program hazırlayanlar ne düşünüyor? Üniversite despotları ne düşünüyor? Bu toprakların değerlerinden uzaklaşmış, yabancılaşmış sivil-asker-yargı bürokratik üçgenindekiler ne düşünüyor? Hayatı zindan etmeye çalıştığınız, kadrolar için bugün seçimi kazanacak mı denmiyor, onların alacağı oy yüzdesi tartışılıyor. Kültür el değiştiriyor, sermaye el değiştiriyor, iktidar çoktan el değiştirdi. Artık bu ülkede insanlar laiklik efsunuyla, ideoloji yalanıyla, gerici-ilerici-çağdaş göz boyamasıyla kandırılamayacaklar. Sloganlarla değil fikirlerle konuşulacak. Fransız ihtilalinden kötü bir kopya altı ok, artık partisinin bile gözüne batmakta. Bir toplum sanki sürgünden öz topraklarına dönüyor. Bir sessiz ihtilal yaşanıyor. Beyaz Türklerden özür dileriz...