Bir zenci, cumhurbaşkanı seçilebilir mi?

A -
A +

Ana muhalefet CHP, 2007 Kasımında yapılacak seçimlerin nisana alınarak cumhurbaşkanını mayısta yeni meclisin seçmesini öteden beri savunmakta. CHP'nin "nisanda seçim" tezine şimdi cumhurbaşkanı da katıldı. Sayın Sezer, iktidar partisine karşı daima tavizsiz davrandı. Artık tavrı giderek daha da netleşmekte. Ulusalcı yayın yapan Kanal Türk'ün kuruluş yıl dönümünde 4.5 saat kalması herkesi şaşırttı. Evvelki günse yeni MHP kadrosunu kabulde iç politikaya dair konuştu. "Türkiye'nin rahatlaması ve gerginleşen ortamın sakinleşmesi için nisan ayında erken seçim olmalı". Cumhurbaşkanının emekli olduktan sonra sıcak siyasete gireceği söylenmekte. Hatta bunun için Ankara'da ofisini hazırlattığı bile ileri sürülmekte. O halde Ahmet Necdet Sezer "Nisanda erken seçim" beyanıyla ulusalcı safta yer aldığını, iktidar partisine, hele hele başbakanla eşine karşı kesin muhalif bulunduğunu dolaylı da olsa ilân etmiştir. Şu saatten sonra geniş kitlelere Çankaya'nın tarafsız olduğunu kabul ettirmek zordur. Diğer hususlara gelince emeklilik sonrası Sezer, ya CHP'ye girer veya MHP davet eder. Yahut bir kısım solcuların da medet umduğu gibi solu toparlamak için liderliğe soyunur. Son şıksa Marmaris'te Kenan Evren'e komşu olması. Bir şekilde talihin desteğiyle Çankaya'ya çıkmak başka Ferhat misali taşları kıra kıra siyaset yapmak çok daha başka. Sezer, kürsüde nutuk atabilir mi, seçmen adaylarını kafile kafile kabul edebilir mi, bir günde 10 vilayet 25 ilçe dolaşabilir mi, halkın anladığı dilden konuşabilir mi? Çok zor. Cumhurbaşkanı olmak lider olmak demek değildir. Buna rağmen herkesin gönlünde bir aslan yatmakta. Halep ordaysa arşın burada. Partilere malzeme olmamasını dileriz. Bunlar varit olsa da şimdilik vatandaşı daha yakından alakadar eden iki mevzu var. Genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi. CHP'nin toptan istifa ederek "sineyi millete dönmek" suretiyle AK Parti'yi erken seçime zorlayacağı dahi iddia edilmekte. Pek kolay olmasa bile yine de belli olmaz. Çünkü bir kısım kimseler, Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya seçilmesini rejimin düşmesi gibi çılgın bir anlayışla idrak etmekteler. Sebep, eşinin başının örtüsü. Öyle görünüyor ki başbakan, Çankaya'ya çıkmaya arzulu. Emine Erdoğan'ın başı kapalı olmasa kimse oralı olmayacak. Hatta memnun olurlar. Zira muhtemeldir ki sayın Erdoğan'dan sonra AK Parti zayıflayacaktır. Türk aydınının paradoksu, açmazı işte burada. Aynı insanın Cumhurbaşkanı seçilmesi veya seçilememesi eşinin sosyal görüntüsüne bağlanıyor. Ülkemizin demokratik olgunluğu bu olmamalı. Ülkemizde bir zenci, cumhurbaşkanı seçilebilir mi? Sistemin adı demokrasi ise neden olmasın? Bırakınız kendisini Emine Erdoğan'a bile -tahsili uyuyorsa- Çankaya yolu kapanmamalı. Cumhurbaşkanı eşi çağdaş görünüşte olmalı lafları yüzde 70'i kapalı olan Türk kadınını aşağılamaktır. Çağdaşlık ne? Kime, neye göre çağdaşlık? Kimin kıyafeti çağdaş, kiminki değil? Atatürk, cumhurbaşkanı iken eşi Latife Uşaklıgil'in başı sıkı sıkıya kapalıydı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.