Ülkemizin çapıyla özel okul sayısı ters orantılı. Bunun tarihi sebebi sermaye düşmanlığına dayanmakta. Şayet 1970'li yıllarda özel yüksek okullar kapatılmasaydı bugün özel üniversite miktarı rahatlıkla 100'ün üzerinde olurdu. O günlerde akıl almaz sloganlar söylenmekteydi. Toprak işleyenin su kullananın, gibi. Yine o günlerde Boğaz'a köprü yapılmasına ateş püskürülüyordu. Köprü düşmanlığı solculuğun vazgeçilmezlerindendi. Şu gün, gün 24 saat trafik sıkıntısı yaşayan bir İstanbul sakini bu dediklerimizi kavrayamaz. O mantık özel okulları kapattı. Veya mahkeme kararıyla kapattırdı. Kaybeden Türkiye oldu. Bir zamandır vakıf üniversiteleri o tarihi hatayı telafiye çalışıyor. Takdirle takip ediyoruz ki bazı vakıf üniversiteleri Türkiye'nin markaları arsına girmeye başladı. Ancak sayıları az. Özel okullar da öyle, onlar da az. Çünkü özel okullar ağır ekonomik külfetler altında. Halbuki ister ilköğretim-lise isterse üniversite, açılan her özel eğitim kurumu devletin sırtından yük almakta. Hükümet bir taraftan resmi okulları binası ve eğitimiyle iyileştirmeye çalışırken bir taraftan da özel okulların çoğalmasına mani olan mevzuat engellerini kaldırma çabasında. Mesela özel okullarda okuyan fakir çocukların parasını devletin karşılaması gibi. Özel okula yapılan ödemelerin vergiden düşmesi gibi. Özel okul sahipleri vergi ve sigorta benzeri yüklerin de hafifletilmesini bekliyorlar. Haklılar. İnanıyoruz ki şartlar elverdiğinde bunlar da yapılacaktır. Her iyilik bir ânda ele geçmez. Diğer taraftan resmi okul taraftarı sendikalar da günümüze gelmeliler. Doğrudur, suyu akmayan kaloriferi yanmayan okullar acı bir hakikat. Ama onlar da iyileştirilecek. İncelik şurada, iyi kötüye benzetilmemeli... Kötü iyinin seviyesine çıkartılmalı. Keşke ilköğretim-lise ve üniversitesiyle bütün eğitim kurumları özel olsa. Devlet sadece denetlese, hesap sorsa. Türkiye imkânlarının pazarlanması yalnızca dışarıda değil, içeride de olmalı. Özel okullar arttıkça eğitimde kalite yükselecektir. Özel okullar arttıkça sokakta küskün dolaşan genç sayısı azalacaktır. Eğitimde nihai hedef şu olmalıdır, üniversite imtihanı olmayan, dileyen gencin dilediği üniversiteye girdiği bir Türkiye.