Hafta başından beri geri sayım devam ediyor. Yarın son gün. Yarın gece karar verilecek ve böylece dananın da filin de kuyruğu kopacak. Oldukça uzun bir zamandır yalnızca AB konuşulmakta. AB hedefine Türkiye ile kavuşacak. Aksi halde bir Hıristiyan cemaati psikolojisini aşamayacak. Türkiye'yi kabul etmemek Avrupa'nın taassubu aşamaması anlamına gelecektir. Onun için sokaktaki vatandaş bir tek cümleyle soruyor: -Bizi alacaklar mı? İşte entellektüel ile sade vatandaş farkı. Entellektüel saatler ve sayfalar boyu nefes tüketiyor. Vatandaşsa neticeyi merak ediyor "bizi alacaklar mı?" Sorunun cevabını kimse bilmiyor. Ne katıksız Avrupa hayranları, ne katıksız Avrupa düşmanlar ve ne de hayranlık ve düşmanlığı kendilerine yakıştırmayanlar. Üç ihtimal var. Kayıtsız şartsız müzakere tarihi verecekler. Şartlı tarih verecekler. Tarih vermeyecekler. En uzak ihtimal sonuncu şık. AB üyelerinin bu saatten sonra "kusura bakmayın tarih veremeyeceğiz" diye kestirip atmaları nadanlık olur. Açıktan açığa şart koşmaya da cesaret edemezler. Ankara, yoruma mahal vermeyecek tarzda tavrını ortaya koydu. Geriye kalıyor birinci şık olan kayıtsız şartsız tarih. Bunu her türlü kayıt ve şarttan âzâde biçimde açıklamayacaklar. Bize karşı şart yokmuş gibi, kendi halklarına karşı varmış gibi diplomatik bir dil kullanacaklar. Evet, ama, hayır, yani, bununla beraber, lakin, bütün bunlara rağmen, yine de... Mesela Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine şu gün başlanacaktır. Ancak masaya oturulduktan sonra muhatap ülke, Ermenilerin tarihten gelen sıkıntılarına, Kıbrıs'ın tanınmayla sonuçlanacak bir hal tarzına kavuşturulmasına, azınlıkların problemlerine çare bulunmasına, işkencenin kesin olarak bitirilmesine, Kürtlere, azınlıklara dair üzerine düşen görevleri gecikmeksizin ifa edecektir' benzeri sözlerin yer aldığı bir karar çıkacaktır. Fransa'nın bir gece rüyada görmüş gibi ortaya âniden ve kim bilir kaç yüzüncü kere Ermeni meselesini sürmesi bunun bir işaretidir. Politikacı, seçmeninden korkar. Onun için Avrupalı siyasetçi bunları yazacak, açıklayacak, kapalı kapılar ardında da, "Siz de bizi biraz anlayın" diyecektir.