İsrail'de intihar saldırısı oldu, Hamas, bunu meşru müdafaa saydı. Elbette yanlış yaptı. Her ne maksatla olursa olsun hiçbir intihar saldırısını kabul etmek mümkün değildir. Kabul etmeyen biz değiliz. Bizatihi dinimiz intiharı haram saymıştır, haram ve büyük günah. Ütüne üstlük bir de müntehir olarak çocuk yaşta biri kullanılıyor. O kadarla da kalmayıp siviller hedef seçiliyor. Niçin? İsrail hapishanelerindeki mahkumlarla dayanışma için. Külliyen yanlış. Zamanlama da yanlış. Nerden nasıl bakarsanız bakınız böyle bir mücadele usulünü tasvip etmek mümkün değildir. Dünya, seçim kazanmış bir teşkilata, partileşme yolunda yavaş yavaş sempatiyle bakılıyordu. İsrail'le destekçilerinin karşı çıkmalarına "fakat onlar da son derecede olgun bir seçim kazandılar" diye itiraz edilmekteydi. Böyle bir dönemde bu yapılır mı? Öyle bir zaman ki tahsisatları kesilmiş, memur maaşları ödenemiyor, kendi polisleri, kendi resmi binalarını işgal etmekte. Tam bu sırada dünyanın nefreti davet ediliyor. Hamas, süratle kararını vermelidir. Ya silahlı milis gücü olarak kalacak veya partileşecekler. Türkiye, Türk hükümeti, onlar için ağır bir risk aldı. Çok da kötü tenkidlere maruz kaldı. Hiç olmazsa Ankara'yı düşünmeleri lazımdı. Mücadele bu noktaya gelmişken akıl kârı olan İsrail'i barışa zorlamaktı. Bunu yapacaklarına İsrail'in eline koz verdiler. Korkarız ki bu zararlı yolda devam edeceklerdir. Ederlerse çok yazık olur. Nitekim akılsızca bir saldırıda 10 İsrailli öldürüldü. Peki İsrail dehşet saçan silahlarla kaç Filistinliyi öldürür? Lider, arkasındakileri pırasa gibi doğratan adam değildir. Lider, aynı zamanda kendine güvenenlerin hayatlarını korumakla mükelleftir. Acaba diyoruz Halid Meşal, Şam'da sürgünde olduğu için mi bunlar meydana geliyor? Sürgündeki bir lider, ne kadar da olsa teşkilatına firesiz şekilde hakim olamaz. Bir de şu var. Ömürleri silahla, ölmekle öldürmekle geçmiş insanları, bir ânda demokratik davranışlar içinde görmek hayatı tanımamak olur. Netice itibariyle bu insanlar, memleketleri işgal altındaki mağdurlar. Mazlum ve mağdur çabuk kanar. Onlar, akıllarından çok hisleriyle hareket ederler. Bu sebeple dünyanın İsrail'i ölçüsüz hareketlerden alıkoyması lazım gelir. Vaziyet onu gösteriyor ki esas itibariyle her iki taraf da İsrail de Filistin de Ankara'ya muhtaç. Bölgede barışı tesis edecek merkez Ankara'dır. Çelişki gibi görünse de şu gün Hamas'a kaşlarını çatıp "oldu mu ya?" deme hakkına sahip olan sadece Türkiye. Hatta belki Hamas yönetim kadrosunu asıl şimdi çağırmak lazım. Tabiî buna kimse cesaret edemez. Fakat, devlet olma, hükümet etme siyaset yapma derslerine ihtiyaçları var. Trafiğe çıkmış acemi sürücünün nereye dalacağı belli olmaz.