TBMM, ilk defa daha az tatil yaptıktan sonra dün 22. dönem 2. yasama yılı ile tekrar iş başı yaptı. Başbakan açıkça, meclis başkanıyla cumhurbaşkanı ise dolaylı olarak milletvekillerinden daha çok çalışmalarını istediler. Meclisimizin önceki dönem, takdire layık bir performansla gayet iyi çalıştığı malum. Fakat bu dönemde aynı gayreti görür müyüz? Şu gün itibariyle konuşmak gerekirse 66 milletvekilinin üyelik akıbeti meçhuldür. Bu milletvekilleri, haliyle kendilerini baskı altında hissetmekteler. Şayet YSK kısmi iptal yoluna giderse kimin yerini kaybedeceği isim isim belli oldu. Dileriz YSK kararını geciktirmez. Gecikirse belirsizlik olacaktır. O belirsizlikte 66 milletvekilinden bir verim beklenemez. Haberlere bakılırsa karar gecikmeyecek. Eğer kısmen iptal olmazsa mevzubahis 66 milletvekili, derin bir nefes alarak daha da hızlı çalışırlar. Aksi olursa, o zaman çok da arzu edilen gelişmeler olmayabilir. Bu defa vekilliği düşen milletvekillerinin altında imzaları olan her çalışmanın meşruiyeti tartışılacaktır. Bir çok dava, iddia ve mübalağaya şahit olabiliriz Böyle bir ortam tabiatiyle diğer milletvekillerini de etkiler. Dahası da var. AİHM, DEHAP kararını incelemeye aldı. Uluslararası üst dereceli mahkeme hükmündeki bu mahkeme, Türk Yargıtayının kararını bozarsa ne olacaktır? O takdirde sadece DEHAP değil, vekilliğini kaybedenler de tazminat yoluna giderler. Başbakan grupta, meclis başkanı ve cumhurbaşkanı da genel kurulda altı imzalanacak temennilerde bulundular. Lakin, iyi niyetli dilek ve temenniler yetmiyor. Ortaya çıkan manzara nahoştur. Bir ülke düşününüz ki yasama organını teşkil eden vekiller dahi yarınından emin değil. Bunun kabulü mümkün mü? İptal ve düşme halinde 66 vekilin hayatı altüst olacaktır. Diğerleri de kendilerini yeni seçim havasına kaptırırlar. O takdirde en büyük kaygıları yeniden seçilmek olur. Böyle bir meclis topallamaz da ne olur? Nereden bakarsanız bakınız 10 ay sonra ortaya çıkan tablo, ülkeye zarar verecek mahiyettedir. Bir bakıma 29 Eylül Post Modern Darbesine dönüşen senaryolar hayata geçerse kayıp büyük olacaktır. Halbuki işler yoluna girmişti. Kriz bitiyordu. Hayat biraz daha yaşanır oluyordu. Yine de ümitsiz olmamalı. Türkiye hukuk devleti olduğuna... hakimlere de inandığımıza göre vicdanları tatmin edecek, fiili duruma uygun, istikrar ve kalkınmayı bozmayacak bir karar çıkabilir. Çünkü... Kendi üstüne kapanmış, iç kavgalarla ömür tüketen bir Türkiye istemiyoruz. Biz, dünyayla yarışan Türkiye istiyoruz.