Bu sevda sürdükçe, bu kavga bitmez

A -
A +

Türkiye Cumhuriyeti bütçesi çeyrek asırdır ilk defa fazlalık vermekte. Bunu görmemek, buna sevinmemek, ya partizanlıktan ileri gelir veya müzmin kötümserlikten. Her şeye tozpembe bakmak makbul olmadığı gibi her şeye kapkara gözlüklerle bakmak da güzel değil. Gelin hep beraber, el birliğiyle şu haberin memnuniyetini yaşayalım, pozitif duyguların iç dünyamıza kazandırdıkalrını hissedelim. Eskiden bir tevatür halinde işitirdik. Oralar, Kafdağının ardındaki masal diyarlarıydı, bütçenin fazlalık vermesi Japonya gibi devletlere mahsustu. Bunu bizde hayal etmek dahi zordu. Başaran hükümetler kim olursa olsun, neticede elde edilen milletin menfaatine... TL'den sıfırlar artıldı, böyle bir tasarruf nadiren konuşulsa bile mümkün görülmüyordu. Enflasyon, tekli rakamlara düştü. vaad eden olsa dahi kimse inanmazdı. Dış itibarımız yerlerde sürünüyordu. Bazı başbakanlar yaptıkları dış gezilerde ayaklarını sürüyerek aksi yöne giderken başka başbakanlar tarafından kolundan tutularak tören alanındaki yerine çekiliyordu. Bazı başbakanlar şaibeli işlere karıştığı iddiasıyla burnundan darbe alıyordu vs. Lüksemburg'tan dahi 1 milyon dolar isteme mahcupluğunu yaşamış bir devletiz. Geçenlerde bir haber vardı. Arçelik, Fransa piyasasını ele geçirmiş. Başka firmalar Almanya ve başka memleketleri ele geçiriyorlar. Otomotivin merkezi olduk. Hemen her alanda değişik başarılara imza atmaktayız. Evet, bir tarafta asgari ücretin ancak 20 gün gittiği acı gerçeği. Fakat bir tarafta da bu gerçekler var. İkinciler çoğaldıkça birinciler yok olacaktır. 2001 Ekonomik krizinde patronu ve işçisiyle şirket mensuplarının tv programlarına konu olup hep beraber ağladığını unutmamak lazım. Bir Güney Kore şirketi olan LG'nin 125 bin eleman çalıştırdığını işitince içimiz burkulmuştu. Bu Güney Kore'yi biz gidip bir felaketten kurtarmıştık. Ancak daha sonra Koç Holding'in çalışan sayısının 83 bine ulaştığını okuyunca da iftihar ettik. Ahmet Nazif Zorlu, Zorlu Holding'te çalışanların 31 bine vardığını bizzat bize söyledi. Zenginleri çok olan ülke zengindir. Suyu akmayan, elektriği saatle nöbetleşe verilen İstanbul'dan Dünya Kültür Başkenti İstanbul'a varmış olmayı nasıl şükürle karşılamayız?.. Turgut Özal, iş adamlarımızı uçaklara bindirip ülke ülke gezdirdiğinde ufku Ankara surlarından öteye açık olmayanlar arkadan dedikodu yapıyorlardı. Yaşadığımız başarılarda aradaki 90'lı kayıp yıllara rağmen o günlerin büyük payı var. Tayyip Erdoğan bu tarafıyla Turgut Özal'ı takip etmekte. Doğrusu da bu. Mademki herkes dünyanın küresel köy haline geldiğinde müttefik. O halde serbet pazar ve serbest rekabet kaçınılmazdır. Biz niçin nüfusu donmuş AB'den korkalım? En iyi müdafaa taarruzdur. Büyük sevdaların sahibiyiz. Tek başına THY bile nice noktaya o ideallerin bayrağını taşıyor. Güney Amerika'ya, Yemen'e, Orta Asya'ya ,Hindistan'a seferler yapan bir THY. Hava taşımacılığında yapılanlar bile az reform mu? Geriye doğru şöyle bir hesap-kitap yapıldığında nereden nereye geldiğimizi görmemek mümkün değil. Ortada kalkınan, büyüyen ve problemlerini yenen bir Türkiye var. Bu Türkiye, artık sıcak savaşla değil... Soğuk savaşla da değil. Ekonomik savaş ve psikolojik savaşla yenilmek istenecektir. Büyük Türkiye sevdası sürdükçe bu kavga bitmez. Herkes saflarını belli etsin. Her hafta yeni bir sürpriz yaşamayalım. Su uyur düşman uyumaz. Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Büyük Türkiye rüyası var oldukça, çileye devam. Artık herkes biliyor ki "Türkiye" kelimesi Osmanlı Ruhunu taşımakta. O dünkü âciz, gölgesinden korkan, hayvancılık memleketi olduğu halde süt tozu ithal eden nesiller yok. Kişi başına 5 bin dolarlara varmışken yolumuzda mayınlar döşeniyor. Daha 10 bin, 20 bin dolarlar var. Bu sevda, "ya devlet başa, ya kuzgun leşe" diyen ruhun dirilişidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.