Bürokrasi için türlü tarifler yapılabilir. Ona şu günkü anlamıyla "devleti işleten güç" demek mümkün.. İktidarlar değişir. Bürokrasi yerindedir. Hatta rejimler değişir bürokrasi yerindedir. Mesela Osmanlı devletinden cumhuriyete geçerken hemen bütün bürokrasiyle hayat devam etmiştir. Devletin devamlılığı bürokratik mekanizmayla mümkün olmakta. Bürokrasinin tepe noktasında müsteşar vardır ki bakandan sonraki isimdir. Tabanda ise mesleğe yeni başlamış devlet memuru yer alır. "İcra kuvveti" denen hükümetlerin aldığı kararları tatbik durumunda olan bürokrasidir. O yüzden hükümetler kendilerine yakın isimleri tercih ederler. Günde 25-30 kişinin öldüğü '70'li yıllar Türkiye'sinde bu tercihin ideolojik saplantılar haline geldiği kara günler oldu. Bir iktidarın üst bürokrasiyi değiştirmesi hakkıdır. Fakat onlar öyle yapmadılar. Polis, öğretmen, tapu ve posta müdürüne kadar inerek bütün devlet mekanizmasını alt üst ettiler. O gibi uygulamalar, insafsız kıyımlardı. 1983'ten sonra öylesi siyasi taassuplar terk edildi. Şimdilerde bir kıyım yok, olmaması da lazım. Buna rağmen bürokrasi, kadrolaşma iddialarıyla gündemde. Bunu bizzat bazı bürokratların yaymış olması mümkün. Menfaatine dokunulan karalamaya başlamakta. Zira bürokrasi hemen her iktidarın korkulu rüyasıdır, iktidarı vezir de rezil de edebilirler. Onun için her iktidara anlaşarak çalışabileceği üst bürokratik kadroyu kurma hakkını fazla görmemek lazım. Şair Fuzuli'nin "selam verdim rüşvet değil deyu almadılar" diye yakındığı bürokrasidir. O şikâyetle birlikte resmedilen hava beş asır öncesine ait. Asrımızda ise onun bir başka benzeri dillerde "bugün git yarın gel". Verilen selâmı almayan veya "bugün git yarın gel" diyenler, vatandaşın işine zorluk çıkartanlar, rüşvet alan, adam kayıranlar devletin kangrenleşmiş derdidir. Bürokrasi yerinden emindir. Çok çok tayin olur. Kendini fazlaca yenilemez. İşden fazla laf üretir. Bir yumurtayı kırk kişi taşır. Hayatı da hakkıyla tanımazlar. Bazıları, hayattan, hayatın gerçeklerinden kopmuştur. Onun için bir kısım yabancı ülkelerde kritik meslekler tecrübesiz bürokrata verilmez. Bürokrat önce özel sektörde pişer sonra devlet hizmetine alınır. Bizde de yapılamaz mı? Diğer taraftan üzerinde durulması gereken bir diğer gerçek de sözleşmeli personel kurumudur. Memurlar, bürokrasi sözleşmeye bağlansa daha iyi olmaz mı? Vatandaş için devlet de hükümet de işini yapan veya yapmayan, yüzüne gülen veya hakaret eden maaşlı devlet personelidir. Bugün hantal bir bürokratik yapının varlığı inkâr edilemez. "Ekmek elden su gölden". İster kriz, ister enflasyon, onların umurunda değil. Onlar elde kâğıt kalem ay sonunu hesap ederler. Hayatı tanımayanlar, hayatı yönetemezler.