Amerikan ve İngiliz askerlerinin Iraklı kadın ve erkeklere yaptıkları sadist işkence haberleri dünyayı ayağa kaldırdı. İnsanlıktan nasibi olanlar, kaç gündür sessizce bu zulme ağlamakta. Bizatihi batılı yayın kuruluşları hadisenin peşinde. Hatta Bush da rahatsızlığını dile getirdi. Bu aşağılık vahşet Bush'un tekrar seçilme şansına büyük darbe vurdu. Duyarlı Amerikan kamuoyu cezayı sandıkta verebilir. Bu kadar da değil. Yeryüzünde zulmeden hiçbir sistem ayakta kalamamıştır. O Amerikalı, İngiliz sapık failler, hiçbir Amerikan veya İngiliz düşmanının başaramayacağı ölçüde İngiliz ve bilhassa Amerikan düşmanlığının tohumlarını ektiler. İşkencecilerin veledi zinası peydahladıkları düşmanlıklar olacaktır. Bu yüz karasından gerek Amerika'nın ve gerekse İngiltere'nin kurtulma çareleri -daha evvel de dediğimiz gibi- iki noktada toplanmaktadır. Birincisi, mütecaviz vicdansızların bir ân evvel mahkemeye çıkartılıp sür'atle hak ettikleri cezaya çarptırılmalarıdır. Düşünebiliyor musunuz, hapisteki mahkum, taammüden öldürülüyor. İşkenceci, işkenceyle tatmin olmayıp hiç bir müdafaa imkânı olmayan insanı planlayarak öldürmekte. Bu suçun ceza kanunundaki karşılığı idamdır. Bu yapılırsa İngiltere'de hakimlerin Amerika'da adaletin var olduğu bundan böyle de söylenebilir. Bill Clinton'un suçu neydi? Adaleti yanıltmak. Bu defa daha beter bir eylemle Amerika'nın itibarı ağır darbe yedi. Diğer tavsiyemiz de dostâne, hatanın neresinden dönülse kârdır. Beyazsaray, hata ettiğini nihayet kendisi de görmeli. İşgalden önce çok yazıp söyledik. Yüzlerce kalem yazdı. Fakat G.W. Bush, babasını aşma hırsıyla Amerika'yı müttefikleriyle beraber bu batağa sapladı. Şimdi yapması gereken hem Irak hem Amerikan halkından özür dileyip o toprakları terk etmesidir. Savaşa şu veya bu şekilde bulaşmış Amerikalıları Vietnam sendromundan beter psikolojik bir illet beklemekte. Zaten bu işkenceleri yapanlar da bir başka psikolojik hasta değil mi, muhakemesini kaybedip manyaklaşmayan yaratıklar bu mel'un suçları işleyebilirler mi? Sakın ola ki Bush, Talabani'nin dediklerine itibar edip faciayı hafife almasın. Talabani gibilere kulak asması ikinci vahim hatası olur. Kürt aşiret reisi Celal Talabani'ye göre Saddam zamanında da işkenceler oluyormuş, mübalağa etmemek lazımmış. Binlerce kere yazıklar olsun. Bir insan nasıl böyle konuşabilir ? Orada din kardeşleri, tarihte eşi görülmemiş bir alçaklığa maruz kalkmışken bir Müslüman bu kadar hissiz olabilir mi? Hapisteki kadınların mektupları ortaya çıktı, "bize burada tecavüz ediyorlar, yaşamak istemiyoruz hapishaneyi bizimle beraber havaya uçurun!.." diye yalvarıyorlar. O zavallı mağdureler, aylarca süren işkencelerde dışarı sızdırabildikleri mektuplarda ruh hallerini bu şekilde ortaya koymuşken Talabani sonucu sıradan bir polisye vak'a gibi değerlendirmekte. Korkusu Amerika çekilirse başına gelecekler. Amerika ne gün olsa çekilecek. Fakat Kürt kardeşlerimiz, o tarihi beklemeden kendilerini uzun senelerdir sömüren bu kara suratlı adamı başlarından def etmeliler. Ahlaksızlığı Bush, Blair bile kınadı da bu adam müsveddesi hafife alıyor.