Video görüntülerine bakıldığında kalabalıklar içinde bir kısım vatandaşın "bu meydan kanlı meydan!" diyerek nakaratlarla halay çekdiği görülmekte. Bu söz tetikleme için bir işaret midir? Şüphe etmeli mi? Kendiliğinden mi gelişmiş? Olağan mıdır? Barış mitinginde neden "bu meydan kanlı meydan" diyerek cesaret bilemesi yapılmaktadır?
Herhalde mes'elenin bu tarafı üzerinde de durulacaktır.
İşte o ân o, halay çekilirken dehşet yaşanıyor. El ele oynayanların hemen arkasında önce müthiş bir infilak sesi, ardından büyük bir alev parlaması oluyor. Bunun üzerine halaydakiler korkudan irkilip öne doğru eğiliyorlar. Sonrası malum, bir kaç saniye sonra bir infilak daha ve yüz civarında ölü, çok sayıda yaralı ve acı bir gün...
Hareket, Kürtçü sosyalistlerle sosyalistlerin yapmak istedikleri bir miting olacaktı. Valilikten izin alınmıştı. Meşru bir gösteriydi. Netice itibariyle "hemen şimdi" dileğiyle barış talep ediliyordu.
Yapılan resmî açıklamalardan anlaşıldığına göre emniyet tedbirleri alınmıştı. Mitingin yapılacağı meydan çevrelenecek ve üst aramadan sonra insanlar içeriye girebilecekti. Ancak patlamalar, meydandan iki kilometre ötede gar civarında gerçekleşti. Cinayetin, izin alınmış meydanda değil de uzak bir sahada olması mazeret sayılabilir. Ama hazmı kolay değil. MİT ve Emniyet İstihbarat'ın orada da geçit vermemesi gerekirdi. Eğer son günlerde yakalanan canlı bombalar gibi o iki cani de yakalansaydı bu hadise yaşanmayacaktı.
İstihbarat birimlerimizin bu noktada kılı kırk yararak kendilerini sorgulamaları şarttır. Paralel Örgüt'ün yakın geçmişte devletin bütün istihbarat teşkilatını örümcek ağı gibi sardığı bilinmektedir. Çok temizlik yapıldı. Fakat sıfırlandığını söylemek zor. O örgütün bugün PKK ve iktidara hasım her unsurla çalıştığı bilinmektedir. Devlette istihbarat zaafına sebebiyet verecek her imkânı
kullanarak iktidarı zora sokmaktan asla kaçınmazlar.
Bu ihanet ilk değildir. İlk olmadığına işaret için "Diyarbakır" deniyor, "Suruç" deniyor. Taksim gibi daha eskileri var. Taksim'den de eskileri var. Örgüt suikastleri, derin devlet suikastleriyle cunta darbeleri birbirini takip ederek gitmişti. Devlet, yarın yeni bir suikastle karşılaşacakmışız gibi hiç bir aksamaya yer vermeyecek şekilde en üst seviyeden tedbirler almalıdır. Bilinmeli ki Türkiye, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına karşı yeni bir cunta darbesine zorlanmakta. Bu cepheden bakıldığında TSK içine çok dikkat etmeli paralel isyan ve onların iç ve dış işbirliklerine karşı uyanık olmalıdır.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara katliamını hangi örgütlerin işlemiş olabileceğini isimlerini vererek tek tek saydı. Onlar esas itibariyle kendi başlarına değiller. Arkalarında sömürgeci başkentler var. Sömürgeciler, bu örgütleri onların isteklerine göre türlü vaadlerle satın almaktalar.
Menfur cinayetin, KCK/PKK'nın "tek taraflı eylemsizlik kararıyla eş zamanlı olması", Rusya'nın Suriye'ye girip hava harekâtları yapmasının hemen ardından vuku bulması, Amerika'nın DAEŞ'le mücadele adı altında PKK'nın Suriye kolu PYD'ye silah yardımı yapmasıyla çakışması, İran'ın Basra Körfeziyle İskenderun Körfezi arasında bir Şii Kuşak kurmakta hayli yol almasıyla buluşması tesadüf değildir.
Ankara cinayetinde iç sebepler ve failler olduğu gibi beynelmilel taraf ve doğrudan ve dolaylı müsebbipleri de mevcuttur.
Bu saldırılar, 2023 Büyük Türkiye, Kanal İstanbul, 10. Büyük Ekonomik Güç olmak, 2071 Cihan Devleti Türkiye gibi söz ve hedeflerimize tövbe ettirmek için yapılan zalim ve kanlı eylemlerdir. Medeniyetler çatışmasından dramatik bir gösteridir. Bu ülkenin vatandaşlarının birbirine düşmesi sömürgeci başkentlerin işini kolaylaştırmaktadır.
Bu sebeple çok akıllı olmak, çok soğukkanlı olmak şarttır. Başta liderler olmak üzere herkes, ne dediğinin ne yaptığının veya yapmadığının derinlemesine şuurunda olmalıdır.