Büyük resim

A -
A +

Küresel sermaye, küresel güç ve küresel sömürü düzeni, Siyonist ve Haçlı ittifakıyla İslam coğrafyasında sürdürdüğü çalışmalara hız kesmeden devam etmektedir.
"IŞİD, Haçlıların gündelikçi işçisi" dediğimizde bazıları, bu tesbitimizi yadırgamış olabilir. İslamiyet adına ortaya çıkan ve savaştığı topraklarda hiçbir kökü, izi damarı, eseri olmayan bu örgüt eliyle şimdilerde küllenmeye yüz tutan üretilmiş düşman kavramlardan İslamofobya-İslam korkusu yeniden ve çok daha şiddetli bir şekilde dünya gündemine taşınmış olmakta...
Küresel sermaye, küresel güç ve küresel sömürü düzeni, Siyonist ve Haçlı ittifakıyla iki asrı aşkın bir zamandır İslam ümmeti ve İslam coğrafyası üzerinde sürdürdüğü çalışmayı hız kesmeden devam ettirmektedir.
İslam memleketlerinin hiçbirinde dışarıdan ve içeriden yapılan çalışmalarla huzur ve sükûnet bırakmadılar. Onlar bugün şu manzaradadır:
Ya Şarkî Türkistan gibi işgal altında veya Somali gibi fukara, yahut Filistin, Kırım ve benzerleri gibi vatanı elinden alınmış halde, yahut Arakan Müslümanları gibi azınlık olup zulüm altında inlemekte... yahut, Mısır, Arabistan, Suriye ve benzerleri gibi güya müstakil devlet olup öz halkını dikta altında inleten zalim idarelerin yetki gasbında veya Irak misali mezhep ırkçılığıyla ülke zayıflatılmakta vs. vs...
Tunus'tan  Endonezya'ya, Azerbaycan'dan Yemen'e kadar hiçbir İslam memleketi, ne sanayi toplumu, ne endüstri toplumu, ne sanayi ötesi toplum, ne bilgi toplumu ve ne de yüksek teknoloji toplumudur. Bunların tamamı tüketim toplumu.
Bir parça farkla tek istisna Türkiye'dir.
Türkiye, din, tarih ve kimlik şuurlanması yaşamakta. Bir öze dönüş akımı var. Abdülaziz ve Abdülhamid Hanlarla temeli atılan, arada darbelerle inkıtalara uğrayan, Menderes ile devam eden fakat yine inkıta yaşayan, Özal'la hamle yapan, yine tökezletilen ve nihayet Erdoğan'la şaha kalkan yerlilik, ümmet vizyonuyla bakıp sınırları aşarak çağı yakalama ataklarıyla büyük bir fark ortaya koymaktadır.
Batı, Türkiye dirilişinin farkındadır. Avrupa, başkentlerinin huzuru Ankara'nın iki dudağının arasında olduğunun idrakindedir. Küresel sermaye, küresel güç ve küresel sömürü düzeni "bahar getirme"vari kurgulanmış yalanlarla kargaşalar çıkartıp kendini kurtarıcı mevkiine yükseltmektedir. Bunu yaparken olmazsa olmazları vardır:
-Silah sanayiinin çalışmaya devam etmesi.
-Petrol kuyularına kesin hakimiyet.
-Yer altı zenginliklerinin kontrol edilmesi.
-Tüketim toplumu çılgınlığının reklamlarla teşviki.
-Taşeron örgütlerle İslam düşmanlığının işlenmesi.
-İslamı içeriden bozacak itikadi sapmalar ihdas edip bunların beslenmesi...
Yüz yıl önce çizilen haritalar, değiştirilmekte. Yeni aktörler, yeni taşeronlar, yeni menfaatler söz konusu. Yeniden kurulan oyunda Türkiye, korkulan yere konmakta. Bu sebeple evvela Suriye ile kuşatıldık, sonra Gezi isyanı ve Aralık darbeleri ve Okmeydanı kışkırtmalarıyla içeriden çökertilmek istendik, şimdi de Irak'la tuzağa çekilmek istenmekteyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.