Ruanda, 10 Milyonu biraz aşkın bir orta Afrika devleti. Eski bir Alman ve esas itibariyle Belçika sömürgesi. Huti ve Tutsi kabileleri, nüfus ağırlığını teşkil etmekte. Çoğunluk Hutiler. Az sayıda da Pigme mevcut. 1962'de bağımsızlığına kavuşmadan önce Belçika, sosyal bakımdan daha gelişkin fakat sayı olarak çok daha az olan Tutsilerden yana tavır koyarak onları yönetime getirdi. Bu da iyi muamele görmeyen diğer kabilede öfke sebebi olmuş...
Biriken öfkeyle ülke, 1994'te iç harbe sahne oldu. 'Binbir Tepe' anlamına gelen Ruanda'da, bin bir derde uğrarcasına soykırım yaşandı. Bu defa işbaşında Fransa'ya yakın Huti hükümeti vardı. Bu iktidar zamanında ırkçı Hutiler, 100 gün gibi kısa bir zamanda içinde 800 Bin Tutsi ve ılımlı Huti'yi katletti. Tutsi Vatansever Cephesinin mücadelesiyle Huti hükümetinin düşürülmesi üzerine Tutsilerin intikam saldırıları başladı. Yüz binlerce Huti komşu Zaire'ye sığındı. Sonuç olarak, Ruanda bu iç harpte 1 Milyon vatandaşını kaybetti. 10 kişiden 1'i ölmüştü. Buna rağmen dünya, Ruanda soykırımına oralı olmadı. Sadece yarım ağız bir ifadeyle Fransa ayıplandı.
Bu Ruanda dramını neden hatırlattık?
Suriye Ruandalaşıyor da ondan. BM'in iki üst düzey görevlisi, Güvenlik Konseyi'ne buna dikkat çektikleri bir dosya sundular. Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres'in raporu şöyle:
-Suriye'de iç savaş çıktığından bu yana ölen 100 Bin kişiden 700'ü 10 Yaş altı çocuktur. 2 Milyon komşu ülkelere iltica etmiştir. Halen her ay 5 Bin kişi ölmekte, 6 Bin kişi komşulara sığınmaktadır. Suriye, 20 yıl önce Ruanda'da yaşanan krizden sonraki en ağır krizi yaşamaktadır.
Acil Durumlar Koordinatörü Valerie Amos ise "Suriye, dramatik bir boyut kazanmıştır. Güvenlik Konseyi, üzerine düşen vazifeyi eda etmelidir" demektedir.
Hepimiz, herkes, BMGK'yı vazifesini eda etmeye çağırdık ama 5 Patron devlet, Ruanda'yı duymadığı gibi Suriye'yi de duymuyor.
Suriye her gün biraz daha kötüye gitmekte. Son haberlere göre PKK Kuzey Suriye'de muhtariyet/otonomi, el Kaide de yine kuzey Suriye'de kendine mahsus bir İslam devleti ilan edecekmiş. Bunlar olunca bölgeye sızmış güçlerden Hizbullah da herhalde birşeyler yapar. Vaziyet o ki mücavir alanımızda iç harp yaşandığı gibi çözülme de yaşanacaktır.
Suriye ile -tabiatiyle- en fazla Türkiye alakadar olmaktaydı. Düveli Muazzamanın emperyal misyon unsuru vakıfların himayesinde Gezi olayları, ardından da Mısır haksızlığı patlak verince Suriye, bi'l mecburiyye gündemin alt sıralarına düştü.
Gereği düşünüldü:
Hüküm:
Gezi olayları, dış kaynaklı bir arkadan vurma hareketidir.