Çanakkale geçilseydi

A -
A +

Meşhur sözleriydi, "Çanakkale geçilmez!" dedelerimiz bunu demiş ve hakikaten Çanakkale geçilmemiştir, geçilememiştir. Böyle dedikleri için değil, böyle inandıkları için, inançlarının gereğini ödedikleri için. Bedel olarak 253 bin şehid vermek suretiyle. Öyle ki bu harbin her 10 şehidinden biri yedek subaydır. O zamanlar lise mezunları yedek subay olabiliyordu. 1915 yılında iki Türk okulunun lise son sınıfları mezun verememiştir. Biri çok bilinir, Galatasaray Lisesi. Diğeri hiç bilinmez, Erzincan Askeri Lisesi. Bu iki lisenin son sınıf talebeleri topyekun şehiddir. Bırakınız 253 bini şu tablo dahi başlı başına destanlıktır. Yüz binlerce genç insan, Çanakkale ve Gelibolu topraklarına düşerek hayatlarını vermişler. Şüphesiz ki yaralı olup da daha sonra ölenler de var. Bu 253 bin Türkiye için çok önemli. Şöyle izah edelim. Osmanlı Türkiye'si böyle bir taarruza maruz kalmasaydı bu gençlerle kalkınması başka türlü olurdu. Türkiye o gün sadece şehid vermedi. Yetişmiş kadrolarını da kaybetti. Ne var ki o gençler, o ordu, o millet bir derin şuur idrakine sahipti. Çanakkale bir kapıydı. Eğer o kapı geçilir, o surlar aşılırsa İstanbul düşecekti. İstanbul'un düşmesiyle de Anadolu elden giderdi. Çanakkale geçilseydi Türk milleti, esarete düşerdi. Bu sebeple o mübarek ve mukaddes savaşın kahramanlarına karşı ödenmez borçlarımız var. Yalnız tarihi doğru olarak vermek, çarpıtmamak lazım. Çanakkale tek başına dahi bir millet için şeref olmaya yeter. Onu yanlış anlatmak şehidlerin kemiklerini sızlatır. Bu sene Çanakkale'ye karşı alakayı memnuniyet verici çapta buluyoruz. Ancak endişemiz filmlerle çarpıtmalar yaşanması. Hümanizm milli olanı sarsmamalı. Buna sebebiyet verilmemeli. Zaten bir başka alanda hümanizm adına lüzumsuzluklar yaşamaktayız. Hani nerede ise Anzak askerlerine, vatanımızı işgale gelen düşman askerlerine şükran duyulacak. Halbuki onlar yok etmeye gelmişlerdi. Yenemediler, yenildiler ama böyle muamele görmekteler. Hayır, onların mezarlarını tarümar edelim demiyoruz. Böyle bir barbarlık kimsenin aklından geçmez. Şehidlerimiz gölgede kalmasın, onların hakkı yenmesin. Onlar sanki suç işlemiş muamelesi görmesin istiyoruz. Öyle bakınca emperyalizm devam etmekte. O gün dünyanın dört bir tarafından toplanıp sömürmek için geldiler, şimdi de kültürel sömürü yapmaktalar. Hamaset değil hakikat. Hakikatı taş gibi de olsa görelim üzerinde düşünelim. 253 bin şehidi rahmet ve minnetle anıyoruz. O kahramanları yetiştiren anaları babaları minnet ve dualarla anıyoruz. Vatan Çanakkalelerle vatandır. Yoksa arsa değil. Bize bu vatanı bırakanlara kıyamete kadar gelen nesiller de minnet duyacak. İşte bu minnet duyguları körelsin, ayıplansın diye o ihanet lafları bir tahakküm, bir istihza cümlesi olarak kullanılmakta, "vatan, millet, Sakarya". Kim bu değerleri hafife alırsa haindir. Bugün bunu yapanlar yarın da Çanakkaleyi aynı şekilde küçültmeye kalkarlar. Onun için Anzak'ın ön plana çekilmesi kaygı vermekte. Hem vatan, hem millet, hem Çanakkale, hem Sakarya mübarektir. Sakarya'nın hep yüzüstü sürünmesini isteyenler o şekilde gevezelik yapmaktalar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.