Türkiye'nin varlığının teminatçısı/garantörü olduğu Azerbaycan'ın muhtar/özerk Cumhuriyeti Nahcivan, geçen hafta büyük bir toplantıya sahne oldu. Türkçe konuşan devletlerin liderleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın rehberliğinden bir araya geldiler. Bu toplantıdan Türk Konseyi gibi fevkalade ehemmiyeti haiz tarihî bir netice doğdu. Nahcıvan dönüşünde sayın Abdullah Gül, gazetecilerle sohbet ederken "Türk dünyasını buluşturuyorsunuz Türkiye'deki liderler ne olacak?" şeklindeki bir soru üzerine "zemin yokluyorum, liderleri toplayacağım, bu kadar kırıcı olmak kimsenin hayrına değil" mealinde bir cevap vermiş. Hakikaten öyle. Parti liderleri, son aylarda birbirlerinin yüzüne bakamayacak denli ağır konuşmaktalar. Biri bir şey yapıyor, diğeri ona sataşıyor, bu defa sataşılan sataşana sataşıyor. İş, gizli husumete kadar gitti. Sonrasındaysa Cumhurbaşkanını ayakta istikbal etmeme gibi devlet terbiyesine aykırı davranışlar, yasama yılı konuşmasına "yabancı devlet başkanı gibi konuştu" diyecek kadar sorumluluğa uzak beyanlar yaşandı. Halbuki biz dünkü siyasette bu üsluptan çok çektik. Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit, cenaze törenlerinde dahi el sıkışmazdı. Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit'e "köprü altı zibidisi" derdi. Ecevit de şimdi Devlet Bahçeli'nin yaptığı gibi boyun damarları kabara kabara havayı yumruklardı. Ne kadar esef edilse azdır ki devrin dört liderini 12 Eylül darbesi sakinleştirdi. O günler soğuk savaş dönemiydi. Dünyada yaşananlar ülkemize de yansıyordu. Şimdi ne oluyor? Soğuk savaş çoktan bitti. Öyleyse bu kırıcı, bu kapıları kapatan üslup neyin nesi? Daha evvel de yazdık. Dedik ki gelin yeni bir dil, yeni bir politika geliştirin. İktidarsanız muhalefetin her dediğini reddetmeyin. Muhalefetseniz iktidarın her yaptığını karalamayın. Olmadı. Eski tarz, aynen devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı, "partilerimiz temelde aynı düşünüyorlar, aralarında metod farkı var" demiş. Nezaket göstermiş. Keşke öyle olsaydı. İdeal olanı söylüyor. Parti başkanlarına maiyetindekiler akıl-fikir veremeyeceklerine, efendim bu dediğiniz hatalı, bu beyanınız ayıp oldu diyemeyeceklerine göre birinin bunu dile getirmesi, aralarında sağduyuyu inşa etmesi lazım. Bunu Banki Moon yahut Barak Obama veya Vladimir Putin yapmayacak. Tabii ki Cumhurbaşkanımız tansiyonu düşürecek. Fakat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün liderleri toplayacağı zirveye gelirler mi? Gelmeyen hata eder. Çok doğru. Fakat Cumhurbaşkanının önünde ayağa kalkmayanlar, yabancı devlet başkanı gibi konuştu diyenler, davete kolay kolay icabet etmezler. Sayın Gül'ün işi zor. Ancak Çankaya Zirvesi de şart. Bu soğuk savaş polemikleri artık çekilmiyor. Gelenler gelsin. Gelmeyenleri millet, siler. Fikir üretmeyen, konuşmasını bilmeyenler yarın yok olmaya mahkûmdur.