Ceza cezaya benzerse cemiyet huzura kavuşur

A -
A +

Farkında olmalısınız, İstanbul başta olmak üzere büyük beldelerimizde kadınlar, yollarda ne kadar tedirgin, ürkek ve şaşkın yürümekteler. Kapkaç, hırsızlık, adam kaçırma ve öteki rezillikler almış başını gidiyor. Çantalar omuzlarda eller sıkı sıkıya kulpa yapışmış halde her ân bir yerden saldırıya uğrayacakmış korkusundalar. Ortalık, hırsız, arsız, pervasız doldu. Artık her gün değil, her ân cinayet işlenmekte. Irza geçmeler, adam kaldırmalar vak'ayı adiyeden. Bunun sebebi kifâyetsiz hukuktur. İşsizliğin, eğitimsizliğin payı var. Fakat asıl amil ceza hukuku. Ve ceza hukuku enstrümanları, TCK, CMK, infaz kanunu vs. Ve memleket gerçeklerinden bîhaber politikacılar. Yersiz aflar, erken tahliyeler. Geçenlerde okumuşsunuzdur, polis yakalamış, savcı, zanlıyı önce serbest bırakmış sonra peşine düşmüştü. Şimdi, soruşturmayı hakkıyla yapamayan bu savcının da hesap vermesi gerekmez mi? Elbette ve mutlaka. Devlet, hukuk vasıtasıyla mağdur vatandaşa şöyle demektedir "sen dur, ben gereğini yaparım". İşte o gereği yapılamıyor. "Gereği düşünülemiyor". Adalet dağıtımı, adalet tevzii işi çalışmıyor. Siz hiç gördünüz mü bir kişi olsun "şunlara şunlara maruz kaldık ama verilen cezayla adalet yerini buldu" diyeni? Ne mümkün. Tam tersine sembolik bir ceza, üç gün hapis, dördüncü gün dışarı. O zaman zarar görmüş, hakkı yenmiş insanlar, çılgına dönmekteler. Bunu yaşayan insanların adalet itimadı kalabilir mi? Bunun üzerine devreye ihkakı haklar, mafyalar, çeteler, kendi işini kendin gör mantığı girmekte. Bu sebeple kapkaççılara müebbet hapis cezası verilmesi. Tecavüzcü katilin 110 yıla çarptırılması çok yerinde olmuştur. Sakın ola ki Yargıtay bu kararlara neden virgül yoktu, nokta da unutulmuş gibi mesleki taassuplarla düşerek dokunmasın. Ceza ceza gibi olursa mağdur ve amme vicdanı müsterih olur.. Ceza bir ibret ve derstir, ağır bir nasihattir.. Biri bölücülüğe kalkışsın. Öbürü adinin kepazesi suç, işlesin sen de devlet olarak onları oteli aratmayacak hapishanelerde misafir et, sonra da salıver gitsin. Bari özür de dileyin. Bunun adı insan hakları. Katilin hakkı var da iki yaşında öksüz kalan çocuğun, 25 yaşında dul kalan kadının, evladını kaybeden annenin, ölen zavallının hakkı yok mu? Hakimler, savcılar biraz daha fazla halkın arasına çıkmalı. Bir de hayat kitabı var. Kendilerini tecrid etmesinler. Neymiş, tesir altında kalmayacak, kimse bir talepte bulunmayacakmış. İki kişinin lafı, iki satır yazı, bir vatandaşın münasebetsizliğinden etkilenerek şaşıran zaten ne hakim olabilir ne savcı. Halbuki sokağa çıkılırsa, cemiyete çıkılırsa hayattan haberdar olunur. Istıraplar, göz yaşları, ahlar görülür, işitilir. Hukuk sakatsa adalet yoktur. Kanun kötü uygulayıcı iyi ise sonuç iyi olabilir. Hukukçu kötüyse iyi kanun da bir işe yaramaz. Bir memlekette para kasası, çelik kapı, demir doğrama satışıyla güvenlik personeli istihdamı artıyorsa orada adalet yerlerde sürünüyor demektir. Son kararlar vatandaşı tatmin etmiştir. Bundan böyle ceza ceza gibi olmalı. Yetti artık!... Bir rica: Bir değerli insan ekonomik olarak çok zor duruma düşmüş bulunmaktadır. Mütevazı ev eşyası bile haciz takibi ile karşı karşıyadır. Kendini çok iyi tanımaktayız. Halden anlayan siz aziz okuyucularımıza daha fazla bir şey dememize gerek yok. İlgilenenler için hesap numarası şu şekildedir: Türkiye İş Bankası Etlik Şubesi 4239-0899175

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.