CHP, bu kurultayı ile sadece kendini küçük düşürmedi, Türkiye'yi de dünyaya mahcup etti. Bir parti kurultayı için daha kötüsü düşünülemez. Rakip taraflar, "Allah yaratmış" demeden düşmana saldırma hıncıyla vuruyorlardı. Böylesine berbat bir kurultay demokrasi tarihimizde ikinci kere yaşanıyor. İnşallah üçüncüsü vaki olmaz... İlkel manzaralar kurultay salonunda kaldı, arkada ise ciddi bir soru doğdu: CHP'nin akıbeti ne olacak? Her canlı gibi o da bitiyor mu? Birkaç ihtimal akla gelmekte: Birinci ihtimal, Deniz Baykal'la Mustafa Sarıgül barışır ve parti hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eder. Ağır ithamlar, ölçüsüz sözler ve malum meydan kavgasından sonra böyle bir netice imkânsıza yakın. İkinci ihtimal, Mustafa Sarıgül, yeni bir parti kurar, yanındaki milletvekilleriyle partisi meclise girer. Partileşmekten ziyade bir partinin varlığını devam ettirmesi daha önemli. Diğer önemli bir husussa grup kuracak kadar milletvekilinin Sarıgül'e destek olup olmayacağı. Üçüncü ihtimal, Mustafa Sarıgül'ün arkadaşlarını da toplayarak DSP'ye geçmesi. Böylece CHP'de gerçekleştiremediğini DSP'de yapabilir. Nitekim Bülent Ecevit, ihtirazi kayıtla da olsa CHP'lileri DSP çatısı altına çağırmaktadır. Sarıgül ve ekibi DSP'ye gider mi? Mustafa Sarıgül, uzaktan kumandayla parti yönetmeye yanaşmayacağı için bu ihtimal de zayıftır. En kuvvetli ihtimal Mustafa Sarıgül'ün CHP'de kalıp hedefine ulaşmasıdır. Nazari planda böyle. Destek oyları beklenenin üzerinde çıkmıştır. "Galip sayılır bu yolda mağlup" şiiri hatırlanabilir. Ne var ki Deniz Baykal, kendisine "isyan eden" bu rakibini tez zamanda yeniden yüksek disiplin kuruluna vererek partiden ihraç çaresine bakacaktır. Gerçi o zaman da yeni gelişmeler ortaya çıkabilir. Eğer böylesine kırıcı bir mücadele olmasaydı. Bugünün Şişli Belediye Başkanı bir sonraki kurultayda CHP'nin başına geçebilirdi. Nitekim CHP genel başkanı Deniz Baykal da çekilme niyetinde olduğunu, daha evvel de çekildiğini, yerine genç bir politikacıyı seçeceklerini dile getirdi. Fakat Baykal açısından bu asla Sarıgül değildir. Netice itibariyle CHP yönetim kadrosunda değişiklik olmamıştır. Fakat ana muhalefet partisi fena yara almıştır. Bu yara bu partiyi yaşatır mı? Akla gelen sorulardan biri de bu. Her canlını akıbetine mi uğruyor? CHP'nin de eski genel başkanı olan Bülent Ecevit'e bakarsanız "Türkiye'de artık CHP diye bir güç kalmamıştır." CHP taraftarı artık bıkma ve ümidini kesme noktasına geldi. O kurultay manzaraları sandık başında tabii ki hatırlanacaktır. Buna rağmen siyasette kan davası olmaz. Siyasette hakikaten "dün dündür, bugün bugündür". Sarıgül biraz daha sabredebilseydi iyi olurdu. Onun hatası sabırsızlığı. Sarıgül hakkında erken yola çıkma telaşı eleştiri sebebi olacaktır. Keza Deniz Baykal da eleştirilecek. Eğer Mustafa Sarıgül, CHP genel başkanlığına aday olmasaydı iddia edilen yolsuzluklar yine aynı üslup ve sertlikle dile getirilecek miydi? CHP akıbeti itibariyle her ihtimale açıktır. Tabiatta boşluğa yer yok. CHP muhalefet boşluğu bırakırsa o boşluk bir şekilde dolar.