Çok çocuk meselesi

A -
A +

Mevcut aile anlayışıyla bir zaman sonra nüfusumuzun gerileyeceğini yıllardır yazıp anlatmaya çalışmaktayız. Nihayet tezimiz resmi çerçevede seslendirilmeye başlandı. Şimdi fikrin yanında ve karşısında olanlar konuşuyor. Karşısında olanların temel iddiası "bakacağın kadar çocuk dünyaya getirmelisin" görüşüdür. Şüphesiz ki "çok çocuk" derken makul olmayan sayı kastedilmiyor. Makulün ne olduğunu en iyi ailenin kendisi bilir. Hatta "bakabileceğin kadar" kaydı ölçü sayılabilir. Tarih içindeki en büyük hatalarımızdan biri "çekirdek aile modeli"dir. Bu model, anne-baba ve tek çocuktan ibarettir. Çekirdek aile, Türk cemiyetinin şehirleşme ve modernleşme süreciyle nüfus planlaması dayatmasının mahsulüdür. Bu vahim uygulamayla çocuk, yalnızlaştırıldı. Hiçbir oyuncak, hiçbir tv, hiçbir bilgisayar oyunu, hatta hiçbir okul arkadaşı, kardeş-büyük anne ve büyük babanın yerini alamaz. Çocuk, hayata yalnız, eksik ve saklı bir küskünlükle başlıyor. Dedeler ve nineler, adeta kimsesizliğe kovuldu. Bir yanda anne-baba ve çocuk. Uzaklaştırılmış yakın mesafelerde büyük anneler ve büyük babalar. Baba işte, anne işte, çocuk yuvada. Annenin aklı çocukta. Dedenin, ninenin aklı çocukta. Çocuğun aklı dördünde. Fakat hasret çekenler kavuşamıyor. Artık huzurevleri de devrede. Az çocuk tercihi ve çekirdek aile modeli iç içe girmiş bir problemdir. Hem şehirleşme olacak, hem çağın getirdikleri kavranacak ve hem de bize ait, bizi biz yapan değerler yitirilmeyecek. Dedeler, nineler, terapidir, duadır, berekettir, sözlü kültürdür. Geleneğin nesilden nesle aktarılmasıdır. Şimdilerde ninni işiten şanslı bebek var mı? Neden masallar bitti? Menkıbeler, kıssalar bitti? Batılılaşma maceramız başkalaşmaya dönüştü. Oysa masal, hayalleri beslerdi. Hayal projenin dinamizmidir. Menkıbeler, kahramanlık pınarıydı. Buradan içen çocuk pısırık, uyuşuk tembel ve korkak olmazdı. Kıssa, kıyas kabiliyetini geliştirirdi Neyin ne zaman nasıl yapılması gerektiğini ibretleriyle öğretirdi. Ninni iyiye güzele telkindi. Ruhun dürüstlüğe güzelliğe aşılanmasıydı. Bugünkü genç, beyaz perdede bir anlamda bu kayıplarının izindedir. Bebeklerin ve ninelerin, çocukların ve dedelerin aynı ânda nefes alıp verdiği çatı altları ailedir, yuvadır. Çocukları büyükleriyle buluşturmalı. Bu köprüler yeniden inşa edilmeli. Anneler günü.. Babalar günü.. Kadınlar günü, sevgililer günü. Sevgiler, su faturası gibi dönemsel değildir. Kadın baş tâcımız ve gönül nakışımızdır. Ailenin mimarıdır. Yarınlarımızı kurtaracak yine odur. Büyük devletin olmaz unsurlarından biri büyük nüfustur. Kalabalık aile, tevekkülün tecessümü, büyük devletin teminatıdır. Biz, 2071'de Cihan Devleti Büyük Türkiye gayesini inşa ederken tek çocuk riskini tercih eden aile, bu hayali yıkan ilk unsurdur. Üstelik milletimizi teşkil eden alt kimliklerden biri 15 çocuklu diğeri 2 çocuklu olursa bir zaman sonra dengeler bozulur. Bugün tek veya en fazla iki çocuğu tercih edenler kendi geldikleri yere baksınlar. 5, 7, 10 nüfus. O ailelerdeki hayat lezzeti ne kadar renkliydi. Nicedir, kahraman ailelerin acabalı evlatları vakitlerindeyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.