Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılmasına dair 14 Mart '08'de verdiği iddianame, dün, Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı. İddianame, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aralarında olduğu 71 AK Parti'liye 5 yıl süreyle siyaset yasağı ve mezkür partinin siyasi hayattan el çektirilmesi isteklerini ihtiva etmektedir. Bu iddianame toplumda çok tartışıldı. Aynı zamanda vazifesi başındaki bir cumhurbaşkanına da siyasi yasak getirmekteydi. O tartışmalar esnasında muhtelif görüşler ortaya kondu. Savcı, iddianameyi geri çekebilir, mahkeme eksiklikler sebebiyle iade edebilir, cumhurbaşkanı sadece vatana ihanet suçlamasıyla yargılanacağına göre onun hakkında herhangi bir işlem yapılamaz vs... Anayasa Mahkemesi ise şaşırtıcı bir karar verdi. Kabul iki safhalı olmuştu. Önce AK Parti'ye dair iddianame, iddianamenin bu tarafı oy birliğiyle/ittifakla karara bağlandı. Aynı iddianamenin Cumhurbaşkanına dair talebi ise oy çokluğuna/ekseriyete dayanıyor. Sürpriz ikidir. Birincisi talebin bu şekilde tasnife tabi tutularak Cumhurbaşkanı Sayın Gül hakkında da dâvâ açılması, ikincisi ise muhafazakâr demokrat kimlikli iktidar partisi aleyhine oy birliğiyle karar verilmesi. Muhafazakâr üyeler hatırlanmalı. Dünden itibaren Cumhurbaşkanıyla Başbakanı... Çankaya'sıyla Hükümeti... Dâvâlı bir devlet durumuna düştük. Piyasalar, ticari hayat, iş yerleri, dış itibarımız ânında etkilenmeye başlandı. Dâvânın zamanlaması mahalli seçimler öncesidir. Peki, ne olacak bu dâvâ nasıl yürüyecek? Şayet iktidar partisi, parti kapatmayı çok zorlaştıracak, bu dâvâyı bütün iddia ve sonuçlarıyla ortadan kaldıracak, anayasa değişikliği, referandum, yeni anayasa yapma gibi acil tedbirler almazsa bir süre sonra başbakan ve 69 arkadaşı dâvâlı sandalyesine oturacaklardır. Cumhurbaşkanına gelince... Onun nasıl yargılanacağını savcıyla mahkeme başkanının bile bildiğini sanmıyoruz. İki ihtimal var. Ya diğer davalılarla birlikte mahkemenin önünde dizilecek. Veya mahkeme hey'eti Çankaya'ya gidip savunma alacaktır. Herhalde Cumhurbaşkanının dosyası davadan ayrılacaktır. Cumhurbaşkanı, Başbakan, AK Parti ve topyekûn ülke için zor günler. İktidar partisinin tesir altında kalmaması kolay değil. Ancak... AK Parti o güzel sloganı hiç unutmasın: -Durmak yok, yola devam!.. Bu sözle zaten kendilerini bağlamış durumdalar. Mutlaka dik durmalılar, mutlaka sinirlerine, mâneviyatlarına hakim olmalılar. Zorların zoru bir imtihandalar. Kaderde ne yazılmışsa o olacaktır. Sebebe tevessülde eksikleri olmasın. 16.5 milyon insanın temsilcileri mahkemede. İnşallah bu yol kazası çok adil, çok isabetli ve çok makul şekilde biter. İddianamenin kabulü, iddiaların kabulü demek değildir. İddianame iki haftada kabul gördü. Bir ay savunma süresi bulunuyor. Muhakeme/yargılama safahatı asla ve asla 3 ayı geçmemelidir. Dâvânın uzaması, sonuç ne olursa olsun mutlaka Türkiye'nin kötülüğüne olur. Kabul etmek gerekir ki ayın belli günleri mahkemeye taşınan bir icra hey'eti ne kadar dirayetli olursa olsun hizmet şevki kırılacaktır. Son söz... Herkes, bu davayı açılmamış farz ederek işine bakmalı. Buna hükümet, medya ve herkes dahil. Bundan sonrası mahkeme hey'etine emanet...