Darbe gibi dava

A -
A +

Türkiye çok sürpriz bir dâvâ ile şokta. Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi'ne Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılması talebiyle dâvâ açtı. Böylece bir anlamda Türkiye'nin yüzde 47'si mahkemelik oldu. Dâvânın taşıdığı iddia, AK Parti'nin laiklik aleyhtarlığının odağı olduğudur. Öyle anlaşılıyor ki başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "velev ki türban siyasi simge olsa ne çıkar?" cümlesi hazmedilmeyerek bu noktalara gelinmiştir. Anayasa'da kılık kıyafete dair yapılan değişiklikle başörtülü kızlara üniversitelerde okuma imkânının tanınması ikinci sebepitir... Sayın Abdullah Gül'ün tesettürlü eşiyle Çankaya'ya çıkması. YÖK başkanının üniversitelere gönderdiği yazıyla örtülü kızlara engel olunmamasını istemesi. İktidar partisindeki bazı acemilerin densizlikleri, diğerleri... Kemiyet/sayı olarak az, fakat nüfuz/etki bakımından kilit noktalara hakim çevreler bir zamandır çok rahatsızlar. Onlar, laikliği tehlikede görüyorlar. Başbakan başta olmak üzere bütün iktidar temsilcileri, her fırsatta her türlü teminatı verseler bile peşin hükümler hiç yumuşamadı.. Laikçiler, CHP ve bazı medya organları tedirginliği sürekli şekilde kaşıdılar. Böylece olmayan bir tehlike gerçekmiş gibi görünmeye başlandı. Önce Danıştay devreye girdi, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın yazısını iptal etti. Sonra aynı mahkemenin bir üyesi 27 Mayıs darbesini övüp, Menderes'i Cumhuriyet düşmanlığıyla itham etti. Din adamlarına "kaşındılar" diye argo bir kelimeyle sataştı. İbadet dili dışındaki minare çağrısına atıfta bulundu. Anayasa Mahkemesi, yabancılara mülk satışına imkân veren mevzuatı iptal etti. Sonra. Sonra bu dâvâ geldi. Dâvânın açılması, iddiaların kabul gördüğü demek değildir. Her savcı, kendince yetkili gördüğü her hususta dâvâ açabilir. Aklıselim sahibi herkesin ortak görüşü, artık mevzuatta gelişen içtihatlarla bu davanın reddedileceğidir. Çünkü parti kapatılmasının zorlaştığı bir medeni süreçteyiz. Gösterilmesi gereken hassasiyet, hukukun ideolojileşmemesi, mahkemelerin muhalefet organı görevini üstlenmemesidir. Halk hukuka itimadını yitirirse bu hayırlı olmaz. AK Parti, dünyaca da kabul edilmektedir ki bir merkez partisidir. Yüzde 47 gibi yüksek bir oy almış bir merkez partisi aleyhine inanılmaz sürpriz bir gelişmeyle böyle bir dâvâ açılmıştır. Bu şartlarda düşünülmesi gereken bir husus da Güneydoğu'dur. Zayıflatılmış bir AK Parti, Diyarbakır'da ülke birliğini nasıl kurtaracaktır? İlginç olan, iddianame sadece AK Partililerin değil Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de mahkum edilerek siyasetten yasaklanmasını istemektedir. Üstelik Cumhurbaşkanı dışarıda temsil görevindeyken bu dâvâ açılmıştır. Acaba olayı işiten İKÖ üyesi devlet ve hükümet temsilcileri ne düşündüler? Halbuki sayın Gül, bugün siyaset üstüdür. Dün siyasetçiydi. Artık eski partisiyle alakası yoktur. Her hukukçu bilir ki ceza dâvâsı makable şamil olamaz/geçmişe yürütülemez. Buna rağmen dâvâ işte kayıt numarasıyla yüksek mahkemede. Kısacası. Şu gün. Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve hükümeti teşkil eden iktidar partisi hakkında dünyanın da çok konuşacağı böyle bir dâvâ açılmıştır. Bu itibarla akla haliyle "dâvâ mı darbe mi?" Sorusu gelmekte. Cümle âlem önünde şahane bir manzaradayız. Deniz Baykal ve yaşlı CHP sözcüleri sürekli olarak yel değirmenlerini gösterdiler. Olmayan bir tehlike varmış gibi kışkırtmalar yapıldı. Önce anayasa değişikliğinin iptali dâvâsı açıldı. O dâvâ derdest/görülmekte iken daha ağırı geldi. Siyasi kaosa kapı açıldığından endişeliyiz. Doğacak bir kaos, 7 yıllık istikrarı altüst eder. O zaman Türkiye kaybedecektir. Kendisi AB sürecinde. Ordusu kara harekâtında.. Siyaseti mahalli seçimler arifesindeki bir ülkede. Cumhurbaşkanı, başbakan ve iktidar partisi hakkında siyasetten men ve kapatma davası açılmasıyla herhalde dünyada bir ilki başardık. Huzur, hukuka, istikrar ideolojiye feda edilebilir mi? Kesinlikle laiklik tehlikesi varit değil. Her şeye rağmen soğukkanlılık diyoruz. Sabır, itidal ve söze, harekete dikkat diyoruz. Hepimiz, aynı gemideyiz. Bu devlet, yarın o savcısına maaş veremez duruma düşerse iyi mi olur? Herkes, çok sorumlu düşünmeli, davranmalı ve yaşamalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.