Kürsüye geçen her makam beklentisindeki kişi, ülkenin Başbakan ve Cumhurbaşkanına hakaret edebilirse bunun sonu kötü olurdu. Mühim olan cübbe giymek değil, onun içini doldurmaktır.
1967'de CHP'de "ortanın solu" diye bir slogan ortaya atıldı. Bu -güya- ideolojiye göre parti, sola kayıyor fakat pek de açılmıyordu...
Hâdise, bazı partililer tarafından CHP'nin Kemalist yoldan çıkması olarak görüldü. Müstakbel genel başkan diye bakılan genel sekreter Prof. Turhan Feyzioğlu, 47 milletvekili ve senatörle birlikte ayrılıp Güven Partisi isminde bir parti kurdular. Necip Fazıl'ın sütununda "Güven Kasabı" başlığını kullanmış olması bu partinin mahiyeti için kâfi fikir verir.
Turhan Feyzioğlu 1971 ve 1980 darbelerinde kendisine başbakanlık verilir diye ümitle bekledi. '71'de birçok isim asker icazetiyle başbakan yapıldı ama Feyzioğlu'na yüz verilmedi.
Halbuki O, bir uydurma mefhum da bulmuştu. Hesap ve çıkarını bilen ihtiyat adamı Prof. Feyzioğlu, ortanın soluna kaymayı reddederek partisinden kopmuş olsa da o dönemlerde beyaz Türklerin radikal saydığı MHP gibi de telakki edilmemeliydi. Milliyetçi olarak bilinmeli fakat nasıl bir milliyetçi olmalıydılar?
"Atatürk Milliyetçiliği"nin hikâyesi budur.
O, bu mesnetsiz görüşü ortaya atınca Necmettin Hacıeminoğlu, Muharrem Ergin, Erol Güngör gibi milliyetçi akademisyenler "şahıs milliyetçiliği olmaz!" diyerek şiddetle reaksiyon gösterdiler. Cuntacılar, Feyzioğlu'na itibar etmese de görüşünü Prof. Orhan Aldıkaçtı eliyle bugün bile kendisinden kurtulamadığımız 1982 Anayasasına yazdırdılar.
Dumanlı havaların kurdu, çok bekledi, çok iç geçirdiyse de bir ânlık istisna dışında hiçbir ara dönemde başbakan olamadı... Kenan Evren, 12 Eylül darbesini yapınca Turhan Feyzioğlu'nu Başbakan yaptı. Ancak diğer cuntacı generaller karşı çıkınca 5 saat sonra azletti...
Turhan Feyzioğlu ile Metin Feyzioğlu'nun alâkası nedir?
Metin Feyzioğlu, uzun tutukluluk süresinin hak ihlali olarak kabul edilmesinde değerli bir mesai ortaya koydu. Konuşmalarıyla göz doldurdu. Fakat Danıştay'ın 146. Kuruluş Yıldönümünde nezaket kurallarını umursamadan kürsüyü fiilen işgal ederek Cumhurbaşkanı, Başbakan ve oradakilere mânen eziyet verdi. Feyzioğlu'nun konuşması uzun, politik, asılsız malumatla dolu ve siyasi yatırım maksatlıydı. İddiaları bizzat Vanlılar tarafından tekzip edildi. "Taş yürekli diyerek" karşısında oturan Başbakan Erdoğan'a imâ ile hakaret etti. Halkın, sandığı demokrasinin teminatı olarak görmesinin yanlış olduğu gibi antidemokratik bir fütursuzluk işledi.
Metin Feyzioğlu, portresini çizdiğimiz Turhan Feyzioğlu'nun hem torunu hem de oğludur. Annesi Saide Buçukoğlu, doğum esnasında vefat edince dede Turhan Feyzioğlu, torununu evlatlık almıştır.
Görülen o ki Metin Feyzioğlu, dedesinin yolundadır.
İsmi politik çevrelerde bir-iki geçince ortak aday olabilir miyim? düşüncesiyle kürsüyü suistimal etmiş ve netice itibariyle Haşim Kılıç gibi o da kendine kıymıştır.
Bizde aydının bir hususiyeti de kendi kendini harcamasıdır.