Deli saçması olsa da sormamak mümkün değil

A -
A +

Artık herkesçe malum olan iddia bir anda ortalığı karıştırdı. Amerika'da bu ülke tutucularının hakim olduğu Hudson Enstitüsü adlı düşünce kulübünde Türkiye üzerine bir felaket senaryosu toplantısı yapılıyor. Senaryoya göre çok ses getirmesi için Anayasa Mahkemesi eski başkanı Gülay Tuğcu öldürülecek, İstanbul'da bir ânda çok büyük çaplı sabotajlar yapılacak, bu arada Türk Ordusu da Kuzey Irak'a girecekmiş. Yapılan toplantıda PKK'ya da dokunulmaması istenmiş. PKK'nın bitirilmesi AK Parti'ye yararmış. İşin garibi mevzubahis düşünce kulübünün toplantısında iki de generalimiz bulunmuş. Hadise kamuoyuna aksedince dışişleri bakanı Abdullah Gül konuştu. Gül, generallerin derhal orayı terk etmiş olmaları gerektiğini söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan, "deli saçması, böyle şeylerle uğraşmayın" dedi. Meclis başkanı Bülent Arınç'sa icra mevkiindeymiş gibi haylice fikir yürüterek Genelkurmay'dan açıklama istemek suretiyle hoşnutsuzlukları bir kere daha üzerine çekti. Bu arada enstitü, kapalı bir toplantıda dile getirilenlerin açıklanmasını esefle karşıladığını ilân etti. Fakat aynı kuruluş, daha sonra tepkinin şiddetini görünce kökten yalanlama yoluna gitti. Dediklerine göre öyle bir felaket senaryosu konuşulmamış, bilakis PKK yüzünden Türk-ABD münasebetleri kötüye gittiğinden buna çareler düşünülmüştür... Bir kere zihinler bulandı. Başbakan, deli saçması da dese, Hudson Enstitüsü'nün Türk ve Amerikalı yetkilileri tekzip de yayınlasalar şüyuu vukuundan beter bir halle karşı karşıyayız. Gerçek olsa da bu kadar infial uyandırırdı. Kaldı ki henüz iddianın mahiyetini kat'i olarak bilmiyoruz. Türkiye'de hassasiyet çok yüksek. Vatandaş, şu soruyu bir izaha kavuşturamıyor: Genel seçim kararı alındıktan sonra AK Parti'nin tekrar iktidar olacağı anlaşılınca bir ânda terör azmış, suikast ve sabotajlar artmış, önce erler sonra da subaylar ardı ardına şehit olmaya başlamıştır. Bu bir tesadüf mü? Bunun arkasında kim var, kimler var? Vatandaş bunu çözemiyor. Çözemeyince de kendine göre yorumlar yapıyor. Öyleyse o toplantıya katılan generaller mutlaka açıklama yapmalıdır. Ayrıca bu generallerin gitmesinden hükümetin haberi var mıdır? Keza hükümet, böyle bir toplantının yapılacağını biliyor muydu? Enstitü, Türk ve Amerikan hükümetlerine veya bunlardan hangisine haber vermiştir? Sıradan bir düşünce kulübüyse neden iki generalle temsil edildik? Yalanlamalar ne kadar doğru? Başbakan "deli saçması" derken bilgiye dayalı olarak mı konuşmuştur, yoksa bir refleks mi vermiştir? Bir Amerikan düşünce kulübü neden fisebilillah Türkiye üzerine zahmetlere girip yabancı konuklar davet eder, masrafa girer, düşünce üretir? Her ihtimali hesaba katmak zorundayız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.