17 Ağustos 1999 ayrılığının yıl dönümü münasebetiyle İstanbul'a dair deprem senaryoları yine gündemde. Bir çok faraziye üzerinde durulmakta. İstanbul, bir tehdit altında mı? Uzmanlar, muhtemel tehditten söz etmekte. Şehrimizde bir deprem olursa ziyan görecek yerlerin başında sur içi İstanbul'u gelir. İstanbul Belediyesi'nin önündeki meselelerden biri de eski şehri yenilemektir. Suriçi İstanbul'u, eski şehir yenilenmeye muhtaç. Bu şehir esas İstanbul'dur. İstanbul Türkiye'nin özetidir. İstanbul'un özeti de sur içi... Sur içi, Fatih, Aksaray, Şehremini, Yedikule, Eminönü, Süleymaniye, Beyazıt, Sultanahmet gibi tarihi semtlerdir. İstanbul'u İstanbul yapan değerlerin yüzde 90'ı buralardadır. Bu saydığımız yerler, saymadığımız komşu semtleriyle birlikte yılların ihmali altında. Sur içi, yıllar yılı çıkan çoğu kasıtlı yangınlar ve kötü inşaatlarla hak etmediği bir manzaraya bürünmüştür. Yolları, binaları, caddeleri, evleri yeniden elden geçmeyi beklemektedir. Binaların büyük çoğunluğu bir depremi kaldıracak cinsten değil. Apartmanlara sonradan ilave edilen son katlar, büyük tehlike arz etmektedir. Deprem dünyanın her tarafında oluyor. Fakat bizde felakete dönüşüyor. Çünkü binalar bir felaket. Bu felaket binalar bilhassa eski ahşap evlerin yerinde yükselmiştir. Sokaklar dar, binalar eski ve zayıf. Bir depremde ne olacağını düşünmek dahi istemiyoruz. Biz düşünmek istemesek de görevi düşünmek olanlar bunu düşünmeli. İstanbul tanınsın diye Formula-1 İstanbul'da yapılıyor. Bu ve benzeri dünya çapında organizasyonlarla turistler gelecek. Peki bu turistler nereyi görmeye gidecek? Eski İstanbul'u. Saraylar, camiler, kubbeler, türbeler, çınarlar, çarşılar burada. Tarih, zaman burada nefes almakta. Sur içi yer yer mahcup edecek manzaralarda. Binalar, üstelik tarihî eserler, yıkık dökük, temizlik eksik, yollar bozuk, kaldırım yok. İstanbul'u tanıtmak için trilyonlar harcayıp yarışlar yapıyor, ancak bizi dünyaya tanıtacak tarihî miras için hiç bir yatırım yapmıyoruz. Bu farkında olunmayan bir tezattır. Turist, Kemerburgaz'a, Bahçeşehir'e, Beykoz Konaklarına değil, ağırlıklı olarak sur içiyle tarihî mekânlara gidecektir. Tarihî İstanbul, deprem tehlikesi altındadır. Ayrıca bu İstanbul'da sokaklar da dardır. Dolayısıyla sur içi İstanbul'u aynı zamanda yangın tehlikesi altındadır. Nitekim itfaiye dar sokaklara girememektedir. Bu itibarla yangın söndürme uçaklarının alınması iyi olmuştur. Bunun gibi dar sokaklara girebilen itfaiye araçları da satın alınmalı. Dileriz hiç deprem olmasın. Hiç yangın çıkmasın. Formula-1 kentimize çok turist çeksin... Sur içi, ihmalden, deprem ve yangın tehlikesinden çıkartılsın. Mahcubiyetten kurtarılsın. İBB kolları sıvamalı...