Derin gerçekler

A -
A +
Çok ağır sözlerdi. Araplar için "Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın yüzü!", Kürtler için "Kürt'ten evliya, koyma avluya!" diyorlardı. Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- Arab'tır. O'nun hiç mi hatırı yoktu ki böyle bir laf çıkartılmıştı? Gerçi Şanlı Peygamber'e de iftira etmişlerdi. Efendimiz, güya buyurmuştu ki "Ben Arabım ama, Arab, benden değildir!" Bunlar, benzerleriyle birlikte büyük bütünlüğü bozmak için yapılan psikolojik tahribat faaliyetleridir.
Şu gün Türkiye'deki mâneviyat ikliminin kurucuları, daha açık bir ifadeyle bugünkü mâneviyat önderlerinden birçoğunun, hatta belki üçte ikisinin hocası, Kürt'tür. O Nakşi, Kadiri gibi tarikat uluları Kürt'tür. Şu var ki esas itibariyle onlardan bazıları Kürt kültürü içinde büyümüş evladı Resuldür, seyyiddir. Ve zaten onların da ırk üstünlüğü gibi bir iddiaları yoktur. Kabrin eşiğinde, sıratın başında sorulmayacak suallerle sevdiklerini meşgul etmezler.
Onlar için insan merkezli, insanın iki cihan saadeti esaslı ümmet anlayışı esastır. Şu gün dahi büyüğü Irak'ta veya Suriye'de olup burada müridleri bulunan veya Türkiye'de büyüğü olup Irak veya Suriye'de müridleri bulunan rehber insanlar vardır. İç harp çıkmadıysa, bu ülke bölünmediyse bunda o eli öpülesi zatların büyük hakkı teslim edilmelidir. Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Çok az Türk, faraza bir Sultan Fatih'i, Sultan Yavuz'u, Sultan Abdülhamdi'i o mürşidler ve onların bağlıları kadar sevebilir.
Türkiye'nin doğu hududu tâ yukarıdan aşağıya kadar muhkem bir Nakşi duvarla örülmeseydi, oralar Şia'laşır, bugün Türkiye'nin şekli de dokusu da büyüklüğü de farklı olurdu.
Bu derin gerçek, esasında doktora tezlik bir mevzudur. Eğer, ilahiyat fakülteleri dinler tarihi okutulan teoloji mektepleri olmaktan çıkıp temelden çatıya kadar inanç dokumuza uygun yeniden şekillenirse böylesi sosyolojik, tarihi ve kucaklayıcı vakıalar gündeme gelebilir.
"Nakşibendiyye'nin Halidiyye kolunun Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesindeki etkileri nedir?" diye sorulsa hususi alakası olan birkaç isim dışında acaba kaç ilahiyat akademisyeni bu mes'eleyi izah edebilir?
Kabri Şam'da bulunan Mevlana Halidi Bağdadi, silsilei aliyye altın zincirinin merkez isimlerinden ve aslen Hazreti Osman neslindendir. Muhafazakâr dünyamıza Necip Fazıl diye bir dehayı kazandıran Abdülhakim Arvasi Hazretleri buyurmuştur ki: "Hazreti Halid, bir Peygamberin sahip olduğu bütün üstünlüğe sahipti. Peygamberlik devam etseydi Peygamber olurdu." Feyzi ve faydaları mekân ve zamanları aşarak bugüne dek sürüp gelmiştir. Halidilik, Irak, Suriye, Kafkaslar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere geniş Osmanlı Coğrafyasına yayılmıştır. Girit'te bile talebeleri vardı. Verdiği talimatla onlardan 200 aile, Arjantin'e göçmüştü.
Son asırda derin gerçeklerden kopunca sığ sloganlarla kavgalar devri açıldı. O kavgaların nefret sebeplerini bitirmemiz lazım.
Muhabbet, nefretin panzehiridir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.