Derin mücadele

A -
A +

Çocukluğumuz, ilk gençliğimiz, kaçakçı hikâyeleriyle doludur. Mayınlı tarlalar ve ölüm ve hapis tehlikesine rağmen yaşanan o kaçakçılık hikâyeleri, hayallerimizi kavurur, vicdanlarımızı sarsardı. Ekmek parasının, evdeki çoluk-çocuğun maişetinin kanun dinlemediği keyfiyeti bir tarafa, asıl sebep, daha da ötelerdedir. Bir tarihte masa başında cetvelle çizilmiş sınırlar, işte bu ve benzeri onlarca problemi kördüğüm haline getirmişti. Uludere hadisesinde birinci hazin taraf, bu ülken insanlarından bir kısmının bugün de kaçakçılık yapma mecburiyetinde olmalarıdır. O kadar ki buna 'kontrollü kaçakçılık' deniyormuş. İkinci hazin olansa sonuçtur, istihbarat kasıt veya kargaşası yüzünden 34 insan ölmüş, 34 ocağa ateş düşmesidir. Devlet, Uludere'de ölenler için tazminat ödeme kararı almış, yara zor da olsa sarılmıştı. Ancak, bir Amerikan gazetesi, geçen hafta bu yarayı yeniden kaşıdı. O gazeteye göre istihbaratı Amerika vermişti. Yani demek istiyordu ki katliam kararı Beyazsaray'dan. Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Genelkurmayı bu iddiayı yalanladılar. Türk medyası, Türk aydını, o gazetenin yazdıklarını çok ciddiye almışlardı. Geçen on gün bu mesele bir numaralı gündem oldu. Yabancıya layık olduğundan fazla itibar, kötü bir gelenektir. Bununla birlikte bu tartışmalarda karanlıkta kalan bir hakikat de ortaya çıktı. İlk istihbarat bizim İHA'lar tarafından elde edilmiştir. Amerikan tarafının daha yakın plan görüntü sunma teklifleri ise reddedilmiştir. Bu nokta kritiktir. Şayet red yerine kabul olsaydı çok büyük ihtimalle o vatandaşlarımız hayatlarını kaybetmeyeceklerdi. Diğer taraftan Wall Street Journal'in haberi yapma tarihi rastgele değildir. Adı geçen gazete hakkında hasıl olan ortak görüş şudur, haberle kafa karıştırarak Amerika tarafından Türkiye'ye insansız uzay aracı satışı yapılmasını engellemek istemiştir. Sadece bu da değil. 6 Kasımda Başkanlık seçimi var. Bu gazete Cumhuriyetçileri desteklemekte. Demokrat iktidarı, Barack Obama'yı yıpratma stratejisi de güdüyor. O kadar mı? AK Parti iktidarı da hedefte. Bu iktidarı da işte o Amerikan istihbarat birimlerinin daha yakından görüntü verme teklifini reddeden kimlerse onlar zora sokmak istemekte. Bu karanlık olay, bugün tamamen aydınlanamaz. Ne var ki tarih, ileride Uludere'de derin Türkiye'nin, derin Amerika'nın, derin PKK'nın rol aldığını ve derin İsrail'in dramı kurnazlıkla sahnelediğini yazacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.