Devlet organları arası diyalog

A -
A +

İnsanlık kadar eski ama çağın dönüp dolaşarak bulduğu en son yeniliklerden biri de "diyalog", konuşmak ve konuşanı dinlemek. Herhalde bu yüzyılda en fazla diyalogsuzluktan çektik. Bunun zararlı neticelerini hususi hayattan umumi hayata kadar müşahede etmek mümkün. Dün Hidiv Kasrı'nda bir toplantı vardı. Mevzu "Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı" idi. Üç hafta kadar önce gündeme girmişti. O günlerde "Kamu Yönetiminde Devrim" isminde bir yazı yazarak tasarıya dair fikir ve tahlillerimizi serdetmiş idik. Toplantıyı Başbakanlık Müsteşarlığı tertipliyordu. Müsteşar Prof. Dr. Ömer Dinçer'i beklerken yanımızdaki arkadaşla sohbet ediyorduk. Diyalog eksikliğine temas ettik. Kur'an-ı kerîm öğretmeyi bile içinden çıkılmaz hale getirmiş bir ülkeydik. Hükümet, Diyanet yoluyla bunu bir yoluna koymak istemişti, fakat şimdi tasarı geri çekiliyordu. Vaziyet olanca çıplaklığıyla şöyle görünmekte. Hükümet, sanki birtakım gizli-kapaklı planlarla böylesi tasarıları bir yerlerden kaçırarak hayata geçirmek istiyor, birileri de sinsi planı sezerek ona engel oluyordu. Şimdi, mağlup olmuş ric'at ediyordu. Halbuki öyle değil. Sakatlık diyalogsuzluktan ileri geliyordu. Eğer Kur'an öğretimi ihtiyacında bir zaruret karşılanmak isteniyorsa keşke daha evvelden Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığı ve alakası olan daha başka neresi varsa onlarla temas kurulup görüş ve mütalaaları alınsaydı. O alınmamış, zamanlama hatası yapılmış sonra da geri adım atma mecburiyeti doğmuştu. Masadaki melektaşımıza bunlara yakın şeyler söyledik. Sonra Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer geldi. Ömer Beyi Habitat günlerinden tanırız. Kendisini Habitat'a dair Entellektüel Boyut Programı'nda misafir de etmiştik. Dünkü toplantıya biz de o da erken gelmiş olduğumuzdan bir müddet Habitat'ı ve o günleri de konuştuk. Sonra toplantı başladı. Birçok köşe yazarı oradaydı. Ömer Dinçer çok iyi hazırlanmıştı. Devlet yapısını iyi biliyordu, güzel fikirleri vardı. Ne yapılırsa devletin daha küçüleceği ve çarkın daha hızlı döneceğine dair çok tafsilatlı bilgiler verdi. Yazarlardan biri konunun devletin diğer organlarıyla da görüşülüp görüşülmediğini sordu. Verilen bilgiye memnun olduk. Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay, Genelkurmay Başkanlığı gibi müesseselere gidilerek brifing verilmiş, onların görüşleri alınmıştı. İşte bu kadar. "Kişi bilmediğinin düşmanıdır" diye bir söz vardır. Şeffaflık muhatabı rahatlatır. "Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı" daha çok konuşulacaktır. O ayrı bir bahis. Esas önemli olan şu diyalog. Önümüzdeki hafta sonuna doğru Meclise sevk edilecek bu tasarı sağlıklı bir şekilde kanunlaşırsa bunda gerçekleşen diyalogların büyük payı olacağını tahmin ediyoruz. Bundan böyle devlet organları arasında, yasama yürütme yargı, asker vs... Diyalog olmalı. İmzalandı-imzalanmadı, Köşk'e gitti-Köşk'ten döndü, Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açıldı gibi takışmalar ve zaman israfıyla uğraşacak lüksümüz var mı? Her gün birçok yabancı heyetle görüşüp kendi kendini ihmal etmeniz neyle izah edilebilir? Diyalog, aynı zamanda güvene de yol açar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.