Şu günlerin uzunca bir süre devam edecek iki çok ehemmiyetli çalışması, silahlı çatışmayı sonlandıracak uzlaşma müzakereleri ve sivil bir anayasa yapmaktır. Bu iki çalışmada kaydedilecek başarı, yarınlarımızı aydınlatacak, kaybedilecek fırsat ise yarınlarımızı zora sokacaktır. Yüzyılın kalan zamanını şekillendirecek üç madde ile karşı karşıyayız: Nüfusu gençleştirerek çoğaltmak.. Türkiye'yi terörden kurtarmak. Sivil anayasa yapmak. Malumdur ki bir esas vardır bir de usul vardır. Esasa dair fikirler ne kadar isabetli ve parlak olsa da onu uygulanabilir kılan usuldür. Usule "üslub" demekte de bir beis yok. Bunlar ikiz kelimeler. Usulde şekli davranışlardan daha kıymetli olan seçilen kelime ve kullanılan dildir. Dilin değeri, ikili sohbetlerden, aile hayatına, miting ve vaazlara kadar gider. Dil, politikacının kendini ifade etmekteki bir numaralı malzemedir. Belki bazı meslek erbabına konuşma lazım olmayabilir. Ama politikacı icraatlarını beyan üzerine bina eder. İyi konuşan, bilgi birikimi güçlü, Türkçesi zengin olan politikacı, kalite kat sayısını arttırır. Terörü bitirmeye dair ve yeni anayasa için kullanılan dili yadırgıyoruz. Sert, kırıcı, yaralayıcı bir dil konuşulmakta. Bu dille bu yol aşılamaz. Bu dilin açtığı yaralar kolay onmaz. Oysa bu ülke, bu kırıcı üsluptan, bu haşin polemiklerden çok çekti. Sokaklarda günde 25 kişi ölürken dahi devrin politikacıları, yekdiğerine ağız dolusu hakaret ediyorlardı. Dünden ders ve ibret almalı. Madem ki gelişmesi, büyümesi ve kalkınmasıyla yeni bir Türkiye kurduk. Bu yeni Türkiye'nin dili, politikası ve üslubu da yeni olmalı. Anlıyoruz, siyasette münazara ve polemik vardır. Ancak o da tıpkı latife gibidir. "Latife, latîf gerek" denmiş. Polemik de keskin zekâ ürünü olmalı, hicvin pırıltılarını taşımalı. Bu itibarla polemik, tenkit, cevap hakkını kullanmak da latif, zarif ve seviyeli olmak gerekir. Hakaretlerle dolu ağır bir dil, ne söyleyene, ne işitene bir fayda getirir, işi bozar o kadar. Terör probleminde de anayasa yokuşunda da herkes, az-çok gayret içinde. Ne var ki bu karşılıklı atışmalar çok kötü. "Dil yâresi" derin yaradır. -Bıçak yarası iyileşir, dil yarası iyileşmez, demişler. Türkiye'yi seven, lütfen, şu rahatsız edici dili terk ederek kibar bir üslup benimsesin. "Sayın..." diye söze başlanıyorsa devamı da saygılı olmalı. "Sayın" hürmete layık demektir. Hürmete layık olana yumruk atılmaz. Yarınlara güzel kelimeler ve güzel Türkiye miras kalmalı.