AK Parti genel başkan yardımcısı D. Mirmehmet Fırat, bir tv programında anlattı. Başbakan Tayyip Erdoğan'la birlikte Suriye ziyaretine katılan Dengir Bey, bir ara Suriye'nin iki numaralı adamına "şu vize işine bir kolaylık gösterseniz!" diye ricada bulunur. Cevap çok sarsıcıdır. "Sınırları kaldıralım, sınıra ne gerek var? Zaten sadece sizin tarafta mayın döşeli. Asker, sizin tarafta bekliyor!" Suriye ile geçen ay hükümetler seviyesinde bir ziyaret olmuştu. Adeta bizim taraftan hükümet, diğer tarafta devlet başkanı seviyesindeydi. Şimdi bakıyoruz ki o günlerde ticaret andlaşmasına eklenen bir maddeyle kangrenleşmiş Hatay meselesi halledilmiş. Gayet basit bir cümle, "iki taraf da mevcut sınırları kabul eder". Böylece Suriye Hatay'a dair isteklerinden vaz geçmiş oldu. Başbakan şimdi de Moskova'da. Putin'in Ankara ziyareti gecikmeden iade edilmekte. Kafilede resmi heyetten başka 600 kişi de iş adamı var. Türk Ticaret Merkezi açılacak, Kafkaslar, Irak, Filistin, Kıbrıs görüşülecek. En önemlisi ise Türkiye'nin bir enerji koridoru haline gelmesi müzakere edilecek. Önümüzdeki zamanlarda su ve enerji merkezi olacağımız bugünden belli. Komşularımızdan Ermenistan ve Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nden başka ihtilafımız olan devlet kalmadı. Çok yakın tarihe kadar bütün çevremizle kavgalıydık. Yunanistan'la ikide bir savaşın eşiğine gelirdik. Uçaklarımız it dalaşı yapardı. İran'ın rejimine homurdanırdık. Sovyetler döneminde Rusya'yı kızıl düşman bellemiştik. Suriye, baş düşmanlarımızdan biriydi. Gelinen noktada ise manzara mutluluk verici. Er-geç Rumlarla Ermeniler de hangi çağda yaşadıklarını idrak ederek ilkel kan davası gütme ihtirasından vaz geçeceklerdir. Onlar makul hareket edince Türkiye de ağabeyliğini yapacaktır. O zaman Yunanistan da "sınıra ne gerek var?" der. Bulgaristan zaten diyor. Diğerleri de diyecektir. Çünkü bu coğrafyanın bir tabii, tarihi ve kültürel şekillenmesi var. Bir de sun'i, zorla şekillenmesi. Ezbere çizilmiş hudutlar menfaatçi büyük devletlerin zoruyla bu kadar yaşadı. Başbakan yardımcısı Abdullah Gül'ün geçen haftaki Filistin ve İsrail ziyaretleri de tarihi değerdedir. Bu ziyaretler de çok verimli geçti. Muhtemelen diplomatlarımız İsrail'le Filistin'in arabulucusu ve askerlerimiz de Filistin güvenliğinin sorumlusu olacak. ABD de Afganistan'da tekrar Türkiye'ye ihtiyaç hissetti. Buraya askerimiz bir kere daha gidecek. Aynı ABD'nin bizi Bağdat'a davet edeceğinden de şüpheniz olmasın. Amerikalı âkil adamlar, Irak seçimlerinden sonra iç savaş ihtimalinden söz etmekteler. Onlara göre ABD'nin Irak'ta hakimiyet kurması 550 bin asker ve 500 milyar dolar parayı gerektirmekte. Bunu yapmaya kalkışmak Amerika'nın ağır ekonomik krize girmesi demektir. Onun için aynı âkil adamlar, Irak'ın NATO veya BM'ye devrini teklif etmekteler. Her ikisi birden olur. Hami BM, askeri güç NATO. O zaman Türkiye baş rolü oynar. Türkiye işgalci olmayacaktır. Türkiye'nin varlığı işgali tedricen bitirir. Görülüyor ki bütün meselemiz 17 Aralık, AB'den müzakere almak değilmiş. AB'ye girmekle müstakil bir devlet olmaktan çıkmıyormuşuz. İşte manzara. Bu manzarada eksik olan, Orta Asya. Başbakan, gelecek ay Endonezya'ya gidecek. Herhalde daha sonra da Orta Asya Türk Cumhuriyetleri görünür. Dünya liginde oynamak mecburiyetindeyiz. Hükümet bunun farkında. Hız kesmeden devam...