Time, 100 Türk dizisi 23 ülkeye satıldı, diziler Erdoğan'ın gizli silahıdır ve dizi silahı, Obama'nın silahlı gücünden daha etkilidir diye haber yapmış. Türkiye'de birkaç nesil, resimli Amerikan çizgi romanlarıyla büyüdü. Bu romanlar öylesine yaygındı ki sinema önlerinde kiraya verilirdi. Kitap 25 kuruş, kirası 5 kuruştu. 50'li, 60'lı yılların gençleri sinema önünde veya evinde yahut sınıfta kitap arasında bunları okuduktan sonra sinemaya gidince de western filmlerini seyrederdi. Okullarda barış gönüllüsü adı verilen Amerikalı öğretmenler vardı. Kitap diye Amerikan çizgi romanları okunuyordu. Film olarak da Amerikan filmleri seyredilmekteydi. Hollywood sineması zamanla gelişerek bir endüstri halini aldı. 70'li-80'li yıllar ise Türk kadınının kendini Brezilya pembe dizilerine kaptırdığı yıllarıdır. Bu dizilerin hakimiyeti, çeyrek asır kadar sürdükten sonra yerli diziler onların yerini aldı. Şimdi Türk sineması, Avrupa ve Amerikan sinemasıyla mücadele içinde. Hatta ilgili bakanlıklar Türk ve Hind sinemasının iş birliği için görüşmeler yapmaktalar. Şunu hep dedik ve yazdık: -Amerika, bir gün Hollywood veya ordudan birini seçmek zorunda kalsa sinemayı tercih eder. Time dergisinin ima ettiği budur. Türkiye, bir piyasayı ele geçiriyor. Ancak bu sadece bir ticari olay değildir. Haber, onun için "Erdoğan'ın filmi, Obama'nın ordusundan daha güçlü" diyor. Tesbit, ilginçtir. Ne var ki bizim ve daha birçok kanaat önderinin büyük kaygıları var. O da şu, Türk dizileri ne kadar yerli? Bizi, bizim insanımızı, ailemizi, aşkımızı, üslubumuzu, hayat tarzımızı, değerlerimizi ne kadar yansıtmaktadır? Bazı diziler iktidarın üst yapıda yapmak istediklerini altyapıda kaidesinden kaydırmakta. Bundan dolayıdır ki aile için zararlı olmakta ve bundan dolayıdır ki bazı ülkeler Türk dizilerini yasaklamaktalar. Şunu demiyoruz: İdeolojik sinema olsun, güdümlü dizi çekilsin. Hayır, fakat bu ağaç, çiçek açtığı toprakların iklimiyle uyuşsun, bir yıkım yaşanmasın. Elde kumanda olmadan, 'aman şimdi ne çıkacak!' korkusu yaşanmadan 3 neslin ekran başında zevkle zaman geçirdiği dizi yerlidir, bizdendir. Veya 3 neslin gittiği beyaz perde yerlidir. Reklamcılığımız da diziler de filmciliğimiz de dünya ile yarışır hale gelmiştir. Kalıp tamam sıra kalbde. Yakalanan bu fırsat, heba edilmeyerek bizi layıkıyla temsil edecek şekilde müesseseleşmeli. Şehvet, sanata ve insana ve aileye kıymamalı. Doğrudur, dizi bir silahtır. Ancak o silah, elde ve aile içinde ve ihraç edildiği yerde patlamasın. Diziler yaygınlaştıkça evden kaçmalar da artmakta. Sanat ve ahlak dengesi kurulabilmelidir. Kamera, yatak odasına girdikçe kaybeder ve kaybettirir.