Bir gün makalemize "Dost Rusya" başlığını koyacağımızı rüyamızda görsek inanmazdık. Üstelik dış politikada ebedi dostluk ve ebedi düşmanlıkların olmadığını bilmemize rağmen. İliklerimize kadar "Moskof" düşmanıydık. O sırada Rus yerine olanca hıncımızla "Moskof" derdik. Bu düşmanlığı uzak ve yakın tarihten devralmıştık. "Moskof keferesinden intikam alamadan fedayı can eden Alemdar Ali Ağa"nın torunlarıydık. Bolu'nun bir köyünde yatan Alemdar Ali Ağa, Fatiha istediği mezar taşına bu ibareyi de yazdırtmıştı. O kendi şartlarında haksız değildi. Biz de kendi şartlarımızda haksız değildik. Tarihte en fazla Ruslarla savaşmıştık. Öyle ki alt alta yazıldığında 25 yıl tutmakta. Sonra Komünizm denen bir belanın bayraktarlığını yaptı. Bunu takiben de ünlü diktatör Stalin, ikinci dünya şartlarında Türkiye'den Kars-Ardahan ve Boğazları istedi. Çocukluğumuz bu kaygıların yaşandığı yıllardı. İlk gençliğimizse dramatik zamanlara şahit oldu. Sovyet yanlısı gençler, diğer kardeşlerini öldürüyorlardı. Türkiye bu yüzden 5 bin fidan gibi evladını toprağa verdi. Onların bazısına solcu dendi, bazısına sağcı. Meğerse ortada bir masal varmış. Solcuların hayran, sağcıların düşman olduğu SSCB kof bir çınardan başka bir şey değilmiş. Ancak, o haldeki Sovyetlerin saldığı korku şuur altlarına işlemişti. Her ân bir Kızılordu işgali yaşayacağımız endişesi vardı. Onun için '90'larda SSCB çökerken bizim bazı hükümet adamlarımız buna inanamadılar. "Sovyetler nasıl çöker, Kızılordu var?" diyorlardı. Şimdi anlıyoruz ki tarihi hadiseleri ve Komünizm gerçeğini iyi kullanan batılı dostlarımız komşumuzla aramızı açmaktaymışlar. Evet, rejimlerimiz farklıydı, tarihte çok kanlı muharebelerimiz olmuştu, Ruslar Ermenileri aleyhimize kandırmışlardı fakat bunlar kendi şartları içinde kalan gerçekler olamaz mıydı? İtiraf edelim ki çok kötü kullanılmışız. Şimdi Ruslarla ilk defa dostuz. Bu dostluğu Ruslar Mihail Gorbaçov'a, Türkler Turgut Özal'a borçludur. Mihail Gorbaçov, yalnızca Rusya'yı değil SSCB işgali altındaki milletleri de komünizmden kurtardı. Gorbaçov, devrini tamamlayan bir devlet ve rejimi kimsenin burnu kanamadan tarihe yolcu etti. Eğer bir iç harp yaşansaydı, milyonlarca vatandaşını kaybetmiş bir Rusya Federasyonu bugün çok daha başka bir yerlerde olurdu. Turgut Özal ise doğan tarihi fırsatı iyi yakaladı. Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile Balkanlar ve Orta Avrupa ülkeleriyle çok yakın temaslar kuruldu. Bavul ticaretiyle başlayan alışveriş çok büyük ticari münasebetlere dönüştü. "Komünistler Moskova'ya" diye bağıranlar, Moskova'da iş adamı oldular. Bu memlekete giden Türkler "Moskof" imajı yerine okuyan yazan saygılı insanlarla tanıştılar. Rusya Federasyonu, Boris Yeltsin sayılmazsa Vladimir Putin'le ilk önemli devlet adamını dünya sahnesine sürmüştür. Putin'i dinlediğinizde bu yazıda dile getirdiğimiz tarihi gerçekleri bir elmanın iki yarısı olarak görmektesiniz. İtiraf etsinler ki Ruslar da kullanılmış. Türkiye, Türkler her komşusu ve her milletle olduğu gibi Rusya ve Ruslarla da dost kalmak arzusunda. Komşu komşunun külüne muhtaç. Rusya Federasyonunda Türkiye'nin yarı nüfusu kadar Müslüman ve İstanbul nüfusu kadar da Türk yaşamakta. Binlerce iş ve ticaret adamımız Rusya'nın kalkınması için ter döküyor. Her gün binlerce Rus iş adamı İstanbul kaldırımlarını çiğnemekte. Bu manzaradan güzellikler doğmalı. Ne Türkler Rusları ve ne de Ruslar Türkleri hesaba katmadan yarınlara yolculuk yapamazlar. Düşmanlıklar birer ibretlik ders olarak dünde kalmalı, yarınlar içinse dostluklar pekişmeli, dev projeler ortaklaşa yapılmalı. Unutulmasın ki Ali Ağa Rafinerisi ve İskenderun Demir Çelik fabrikası, stratejik müttefiklerimizin bize kapıyı gösterdikleri bir zamanda Ruslarla hayata geçirdiğimiz eserlerdir. 1960'ta 3 devlet adamının asılmasında Moskova'yla o andlaşmaları yapmamızın payı olduğunu bugün dahi hemen hemen kimse bilmez. Gelelim bir başka noktaya... Bolu'daki köyde yatanla Rafinerinin yapıldığı yere adını veren Türkün her ikisinin adının da Ali Ağa olması için ne dersiniz? Keza Putin'in Antalya'da kiraladığı bir sandaldaki iki sade vatandaşımız tarafından derinden etkilenerek Türkiye'ye karşı bakışını kökten değiştirmesine vesile olmalarına ne anlam verirsiniz? Son söz... Tâ Altınordu devletinin yıkılmasından bu yana tarihte ilk defa 15 yıldan beri Ruslarla dostuz. Ömürlü olmasını dileriz.