Demokratik Toplum Partisi, büyük kongresini yaptı. Kongrede İstiklal Marşı okunmadı Türk bayrağı ise asıldı. Bayrağın yere atıldığı kongreler hatırlanırsa bu bir iyi gelişme. Bazı aşırılıklar yine yaşandı ama öncekiler kadar olmaması sevindirici. Bunların münferit kabul edilmesini parti adına olmadığının beyanını temenni ederiz. Ahmet Türk, tekrar genel başkan seçildi. Türk'ün konuşmasına bakılırsa DTP meclise kesin olarak girme arzusundadır. Bu arzuyu da iki şıktan biriyle tahakkuk ettirmek istiyor. Seçim barajının düşürülmesiyle... Veya bağımsız adaylarla. Seçim barajının anormal olduğu mevzua dair yazıp-konuşan hemen herkes tarafından kabul edilmekte. Bunun ilk seçimlerde yüzde 7 sonrakinde 5 sonra da 3'e düşürülmesi ve orada kalması doğru olanıdır. Fakat barajın düşmemesine esas olarak "Kürtçülük" yapanlar sebep olmaktalar. Anormallik bilindiği halde devlet,mecburen bir değişikliğe geçit vermemektedir. Eğer Kürt kökenli siyasetçiler, intikam ateşleri yakma yerine Türkiye'nin menfaatlerini ön plana alarak hataları düzeltme politikası gütselerdi bu baraj çoktan düşmüştü. Tam tersine devletle çekişme yolu tercih edildi. DTP listesinden TBMM'ye girme şansı kapalı görülüyor. O zaman DTP engeli dolaylı bir çare ile aşacağını haber vermekte. Bağımsızlarla meclise girip sonra parti çatısı altında grup kurmak. Bu ihtimal uzun zamandan beri konuşulmaktaydı. Aralarında fikir birliği doğmadığı için doğrudan bir açıklama yoktu. Artık o fikir birliğinin olduğu ve bu yolun kullanılacağının kesinleştiği görülmekte. Kasımda TBMM hareketli geçecek gibi görülmekte. İnşallah eski hatalar tekrarlanmaz. Herkesin sorumlu hareket etmesi lazım. Çekişmeler, çatışmalar ve kardeş kanı dökülerek çeyrek asır mahvedildi. Bu vatanın 40 bin evladı kayboldu. Bu bir faciadır. Akan kanın durması için Türkler de Kürtler de mutlaka ve mutlaka yeni siyasetler üretme mecburiyetindeler. Bir ortak nokta bulunmalı. Ne Türklerin "Türkçülük" ne de Kürtlerin "Kürtçülük" adına bu ülkeye zarar vermeye hakları var! Bu itibarla Ahmet Türk'ün Kuvayı milliyetçilikle mücadele edeceğiz demesi lüzumsuz olmuştur. Kuvayı milliyetçilik diye ortaya çıkan aşırılık karşılık gördükçe beslenir. Yaraları onmaktan başka tutulacak yol olamaz. Yeni yaralar açmak kime ne fayda getirir? DTP çoğunluğa karışarak Türkiye partisi olmalı. Zaten yarın İstanbul, Mersin, Adana gibi yerlerden milletvekilleri olursa bununla bölgeciliği nasıl barıştırabilecektir? Radikalliklerden kaçınmalı. Yoksa Güneydoğuya yatırımcı gitmiyor. Oralı olan iş adamı bile sermayesini tehlikeye atmıyor. Zarar gören yöre insanı olmakta. Onları ne sloganlar, ne ideolojiler kurtarır. Onları çağın nimetlerine kavuşmak gerilikten kurtaracaktır. Çağın nimetlerine kavuşmak da birlik beraberlik, aynı bayrak altında toplanmakla olur. Ne olurdu İstiklal Marşı söylenseydi? Ne kaybedilirdi? Hangi aklı başında Kürt İstiklal Marşında dile getirilenlere karşı çıkar? Bir tek Kürtçü "Ezan sussun" diyerek ortaya çıkabilir mi? İstiklal Marşı, ezanların bu ufuklarda ebediyyen inlemesi için dua etmekte, ay yıldızlı bayrak sanki ezanın maddeleşmiş halidir, ezan ruh, bayrak kalıptır. Kürt kitlenin önüne düşenlerin vebali çok büyük. Kuzey Irak'la diyalog tartışılırken korkarız ki içerde diyalog kapıları kapalı. Diyalog, dostluk, kardeşlik evvela burada başlamalı. Eller uzatılmalı, aklî, mantıkî, coğrafî, tarihî, dinî ve sosyal gerçekler asla ve asla unutulmamalı.